Sokaklarında sürprizler saklı

Geçen haftalarda Mora Yarımadası'ndan bahsetmiştim size. Başlı başına bir konu olan Atina'yı sonraya bırakmıştım. Bu hafta komşuya misafir olalım yine. Bu sefer antikçağda demokrasinin doğduğu yer olarak bilinen Atina'nın tarihine ve popüler yerlerine ufak bir gezi yapalım.Şehrin tarihi 3 bin yıldan daha eskiye dayanıyor. Antik Yunan döneminde en ihtişamlı çağlarını yaşayan Atina; Sokrates, Perikles ve Sofokles gibi düşünürlere ev sahipliği yapmış. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölününce, Bizans olarak adlandırılan Doğu Roma İmparatorluğu, Yunanistan'ı başkent İstanbul'dan yönetmeye başlamış. Şehir, Roma döneminde de imparatorların gözdesi olmuş. Özellikle İmparator Hadrian zamanında inşaat reformu yaşamış. Zeus Tapınağı ve su kemerleri Hadrian'ın himayesinde tamamlanmış. Onun şehri ziyaret etmesini kutlamak içinse MÖ 131 yılında Hadrian Kapısı yapılmış. Bu kapının bir benzeri aynı isimle Antalya Kaleiçi'nde de var.1832'de Batı'nın büyük güçleri Bavyeralı Otto'yu Yunan kralı olarak başa geçirmişler ama Kuzey Yunanistan 1912'ye kadar Osmanlı'nın parçası olarak kalmış. Aslında Yunanlar Osmanlı'dan memnunmuş ama medeniyetin beşiği olmuş Eski Yunan uygarlığını canlandırmak isteyen Lord Byron isimli şairin dolduruşuna gelmişler! Atina'nın düzenli gelişimi 1920'lerde Türkiye'yle Yunanistan arasında yaşanan mübadeleye dek devam etmiş. Mübadeleyle Anadolu'dan Yunanistan'a göç eden 1 milyondan fazla Rum, ağırlıkla Atina çevresine yerleşince nüfus neredeyse iki katına çıkmış. 1940'larda Alman işgali sırasında bakımsız kalmış şehir. İşgal bitmiş ama bu sefer de iç savaş başlamış. 1950'lerde Atina plansız biçimde şehirleşmiş. 1970'lere gelindiğinde turizmin gelişmesi ve 1981'deki AB üyeliğiyle beraber ülkenin kaderi değişmiş.Dünyanın en ünlülerindenŞehrin simgesi olan yerden başlayalım turumuza. Atina'nın tam merkezinde ve 152 metreyle şehrin en yüksek noktasındaki Akropolis 'yukarıda bulunan şehir' demek Eski Yunancada. MÖ 530'da Akropolis'te Tanrıça Athena için büyük bir tapınak inşa edilmiş. O zamana dek savunma amaçlı kullanılan Akropolis kutsal bir yer halini almış. Pire'ye kadar tüm şehrin ayaklarınızın altına serildiği Akropolis'e doğru yürürken içinizde tanrıların huzuruna çıkacak gibi bir heyecan oluyor. Akropolis'in en büyük tapınağı Partenon, dünyanın en ünlü arkeolojik kalıntılarından biri.MÖ 480'de Perslerin ele geçirmesiyle talan edilen Atina'da Akropolis de yıkımdan nasibini almış. Ancak daha sonra Perslerle varılan anlaşmayla 40 yıl içinde baştan aşağı yenilenmiş.Partenon 1460'larda Osmanlı egemenliğinin başlamasıyla cami haline getirilmiş. 1687'de hemen yakınındaki Osmanlı cephaneliğinin bir bölümü, Venedik kuşatması sırasında atılan bir top mermisiyle patlayınca bina zarar görmüş. Partenon civarında Dionysos Tapınağı, Odeon ve Sokrat'ın hapsedildiği tepe var. Akropolis'te ayakta kalabilmiş son yapı Erehteyon. Halkın Athena ve Poseidon'a tek çatı altında tapınmasını sağlamışlar bu yapıyı inşa ederek.Akropolis'teki diğer önemli eserse Athena Nike (Zafer) Tapınağı. İyon tarzı başlıkları olan bu bina MÖ 426-421 arasında yapılmış.Atina, sokaklarında sürprizler saklıyor. Bazen bir yapıda, bazense bir ezgiyle bambaşka bir havaya sokuyor sizi. Ama önemli yerleri kaçırmamanız için işte birkaç öneri... Şehrin en bilineni, adı 'Anayasa' anlamına gelen Sintagma Meydanı. Buradaki Parlamento Binası'nın önünde 'Meçhul Asker Anıtı'nı bekleyen Evzoni denilen askerlerin nöbet değişim törenleri ilgi çekici. Sintagma Meydanı'nın hemen yukarısında,