Rüya şehirde rüya gibi günler

Rönesans'ın zenginliklerine açılan daracık, labirent gibi sokaklar, kanallar üzerinde görkemli saraylar, kiliseler ve köprüleriyle Venedik her seferinde etkisi altına alır beni. Bu sene, Venedik Film Festivali'nde bu güzel şehri deneyimleme şansım oldu; işte o gezimden notlar...


Sayısız kez ziyaret ettiğim ancak hiç bıkmadığım bir şehir Venedik. Bu sene, Lexus'un yıllardır sponsoru olduğu Venedik Film Festivali zamanında bu güzel şehri deneyimleme şansım oldu. Hem dünyanın en eski film festivaline katılmak hem de kırmızı halıda, oyunculuklarıyla takdir kazanan Melisa Sezen ve Salih Bademci ile yürümek unutulmaz bir anıydı. 1932'den beri gerçekleşen Venedik Film Festivali dünyanın en önemli film festivallerinden biri. Bu ayrıcalıklı etkinliğe ev sahipliği yapan Venedik'i birlikte keşfedelim.

2 bin değerli taşla süslü

170 kanal ve 400 köprülü Venedik'in başrol oyuncusu Büyük Kanal (Canal Grande). Bir lagünün içindeki 118 adacıktan oluşan ve anakaraya dar bir yolla bağlanan Venedik, zamanında dünyanın en büyük ticaret devlerindendi. Napolyon zamanında gücünü yitirince, turizmin nimetlerinden istifade etmeye başlamış. Eskiden soyluların geçtiği yollar, bugün turistlerin tekelinde.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Büyük Kanal'ın üzerinde farklı dönemlerde inşa edilmiş 4 köprü var: Scalzi, Rialto, Accademia ve en yenisi Calatrava. Rialto Köprüsü Venedik'in tanıtımında en fazla kullanılan eserlerden biri ve en eskisi. Üzerinde yüzlerce yıllık hikâyeler yüzdüren Büyük Kanal'a bakan saray ve evler romanesk, gotik ve Rönesans dönemlerinin mimari izlerini taşıyor. 15'inci yüzyıl sarayı Ca' d'Oro, klasik mimarisiyle Pesaro Sarayı ile Venedik Cumhuriyeti'nin düşüşünden hemen önce yapılan ve aristokrat bir aileye ait son yapı olan Grassi Sarayı, Büyük Kanal boyunca en dikkat çeken yapılar. Bunları en rahat görme yolu da bir gondol gezisi.

Alt kısmı düz olan bu kayık, babadan oğula mesleklerini devreden gondolcular tarafından ayakta kullanılıyor. 1562 tarihli bir kanunla tüm gondolların siyaha boyanması zorunlu. 13'üncü yüzyıldan beri, her eylül ayının ilk pazarı Büyük Kanal'da Tarihi Su Karnavalı yapılıyor ve gondolcular becerilerini sergiliyorlar.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Kanallardaki gezintiden sonra 'Venedik'in kalbi' diyebileceğimiz San Marco Meydanı'na geçin ve vaktiniz varsa oturup meydanı hissedin. Venedikliler, 9'uncu yüzyılda şehrin azizi olan San Marco'nun kemiklerini İskenderiye'den getirtmiş ve meydana onun adını vermişler. Meydandaki çan kulesinin yüksekliği neredeyse 99 metre. Geçmişte mahkûmları bu kulenin tepesinden atarlarmış. Söylenene göre açık bir havada kulenin tepesinden Hırvatistan'ı hatta Alp Dağları'nı görmek mümkünmüş. Meydanı çevreleyen binalarda kafeler ve pahalı dükkânlar var.

Venedik'in günümüze orijinal haliyle ulaşabilen en eski yapısı olan San Marco Bazilikası ise meydanı bir kral tacı zarafetiyle süslüyor. Bazilika, 11'inci yüzyılda hemen yandaki Dükler Sarayı'na bağlı olarak inşa edilmiş. Kilisede altarın arkasındaki Pala d'Oro (Altın Sunak) dedikleri parça İstanbul'daki sanatçılar tarafından 976'da yapılmış ve 2 bin civarında değerli taşla süslü. Bizans ve Rönesans mozaiklerinin güzel örnekleriyle dolu kilisenin üzerinde, 1204 Haçlı yağmasında İstanbul'dan götürülen dört bronz atın (Quadriga) kopyasını görebilirsiniz. Orijinalleri Marciano Müzesi'nde.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Altın merdivenden çıkıp...

Meydandaki en görkemli yapı Dükler Sarayı Burayı gezmek için biletinizi önceden çevrimiçi olarak satın alıp sıra beklemeden girebilirsiniz. Kombine bilet seçenekleri de var. 35 euro'dan başlıyor ve rehberli tercih ederseniz 70-80 euro'ya kadar çıkıyor. Size Piri Guide uygulamasını telefonunuza indirmenizi önereceğim çünkü Venedik'i benim sesimden dinleyip adım adım, ücretsiz gezebilirsiniz.

Saray, sanat eserleriyle dolu. Dükaların taç giyme törenlerinin yapıldığı Devler Merdiveni'nde (Scala dei Giganti) Mars ve Neptün heykelleri var. Dükalardan biri olan Henricus Dandolo 4. Haçlı Seferi sırasında İstanbul'u ele geçirmiş. İddiaya göre bugün mezarı Ayasofya'nın ikinci katında. Altın Merdiven'den (Scala d'Oro) çıkarsanız, tavanı İncil'den sahnelerle süslenmiş Dört Kapılı Oda'ya (Sala dele Quatro Porte) giriyorsunuz. Büyük Konsey Odası'nın (Sala del Maggior Consiglio) tavanında Tintoretto tarafından yapılan ve dünyanın en büyük yağlıboya eseri 'Cennet' var. Düka tahtının üzerindeyse Veronese'nin yaptığı ve Türklere karşı İnebahtı Savaşı'nda elde edilen zaferleri için Hz. İsa'ya teşekkürlerini sunan komutan Sebastian Venier'in resmini görebilirsiniz. Binanın sonundaki Ahlar Köprüsü (Ponte dei Sospiri), Casanova dahil, suçluların cezalarını çekmek üzere büyük bir üzüntüyle geçip hapishaneye götürüldüğü yermiş.