Krallara ev sahipliği yapan şehir

İlk gördüğünüzde doğasıyla sarhoş eden, sokaklarında dolaşırken tarihiyle büyüleyen eskiyle yeninin bir arada, uyum içinde yaşadığı bir yer... Kuruluşu milattan önceye dayanıyor. Amasya'da keşfedecek o kadar çok şey var ki her anın tadını çıkarmak için birkaç gününüzü ayırın.Coğrafyanın babası sayılan Amasya doğumlu Strabo, belki biraz da mitolojik hikâyelerin etkisinde kalarak, şehrin kuruluşunu Amazonların kraliçesi Amasis'e atfetmiş. Arkeologlar şehirdeki yerleşimin MÖ 5.500 yılına uzandığını tahmin ediyor. Birçok kaynakta, kentin tarihi Hitit yerleşimiyle başlatılıyor. Fakat herkes Büyük İskender'in MÖ 4'üncü yüzyılda bölgeye gittiği ve Pontus Krallığı'nın onun ardından geliştiği konusunda hemfikir. Krallık doruk noktasına 2. Mithridates zamanında ulaşmış. Yeşilırmak Nehri'nin kıyısında dağların eteklerine oyulan ve günümüze dek ulaşan kral kaya mezarları da güçlü Pontus kralları için yapılmış. Şehir, MÖ 47'de Romalılara geçmiş. Ondan sonra da Amasya'da çok az iz bırakan Bizans'a. 1075'de Selçuklular tarafından alınmış. Osmanlılar döneminde padişahlar şehzadelerinin çekirdekten yetişmesini ister, bu amaçla eğitimleri için Amasya'ya gönderirmiş. Bu nedenle Amasya'nın yüzyıllardır süregelen unvanı 'Şehzadeler Şehri'. Bu önemini Cumhuriyet tarihimizde de devam ettirmiş. Kurtuluş Savaşı'nın temellerinin atıldığı Amasya Kongresi'nin anısına dev bir Atatürk heykeli yapılmış.Amasya Arkeoloji MüzesiHaberin DevamıŞehrin koruyucularıAmasya'ya yolunuz düştüğünde Selçuklu ve Osmanlı izlerini bugüne taşıyan ahşap evlerin ardındaki yamaçta konumlanan ihtişamlı kaya mezarları hemen dikkatinizi çekecek. Hele ki akşam ışıklandırıldığı saatlerde kaya mezarlarını seyretmek ayrı bir güzellik. 18 mezarın sadece kralların gömüldüğü yer olarak değil, aynı zamanda birer tapınak olarak da kullanıldığına inanılıyor. Kaya mezarlarını gezerken 'Kızlar Sarayı' tabelası dikkatinizi çekecek ama burada bir saray aramayın. Geçmişin ihtişamlı günleri için eski çizimler ve hayal gücünüz size yardımcı olabilir. Bölgede 1146 yılında Selçuklu Sultanı 1. Mesud'un bir cami, medrese, hamam ve saray yaptırdığı, ömrünün sonuna kadar bu sarayda yaşadığı biliniyor. Kaya mezarların tepesinde, Pontus döneminden kalma kalenin yıkıntılarını da görebilirsiniz.Yeşilırmak Nehri kenarındaki tarihi sur duvarları üzerine bitişik nizamda inşa edilmiş, şehirle özdeşleşen 19'uncu yüzyıldan kalma evler, koruma altında...Haberin DevamıSanki 'yerli Floransa'Amasya'daki eski evlere bakarken ister istemez o klasik düşünce geliyor aklıma: Bu yapılar Avrupa'da bir şehirde olsaydı kim bilir nasıl değeri bilinirdi! Yeşilırmak kenarındaki tarihi sur duvarları üzerine bitişik nizamda inşa edilmiş, şehirle özdeşleşen 19'uncu yüzyıldan kalma evler, koruma altında. Bazıları çok güzel restore edilmiş, bazılarıysa kıymetinin anlaşılacağı günleri bekliyor. Geleneksel Osmanlı evlerinin tüm özelliklerine sahip yapılar; bodrum üzeri çıkılmış tek ya da iki kat, haremlik selamlık bir düzen, avlu ya da bahçe genellikle ortada; dışa kapalı bir görünüm; taşkın ikinci kat uygulamaları, cumbalar,