İstanbul'un tarihi semtleri (15)

Işıltılı vitrinler diyarı Kapalıçarşı içinde bir aşağı bir yukarı sokak sokak gezerek yaptığımız keşif turları bizlere çarşının pek çok sırrını da gösterdi. Çarşı esnafının ziyaretçileri dükkânlarına çekmeye çalışan davetkar nidaları ve birbirleri ile olan tatlı rekabetleri ise bizleri zaman zaman gülümsetti. Bir halı dükkânı önünden geçerken bizi turist sanan dükkân çırağının dükkândan bir ok gibi fırlayarak yanımıza gelip İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Arapça yaptığı halı tanıtımı ve bir gümüşçü ile müşterisi arasında gerçekleşen hararetli pazarlığa denk gelişimiz ise günün ilginç anıları olarak hafızamızda yer etti.

Mercan: Kapalıçarşı'nın labirenti andıran sokakları içinde saatlerin ne kadar hızlı aktığını çarşı içinde alışveriş yapan ya da ziyarete gelenler gayet iyi bilir. O sokaktan o sokağa savrulup, kâh bin bir renkli avize satan, kâh çeşit çeşit halı ve kilim satan dükkânlarına arasından geçtikten sonra biraz temiz havaya ihtiyacımız olduğunu fark edip Yağlıkçılar Sokak boyunca yürüyerek çarşının Örücüler Kapısı'na doğru yollanıyoruz. Kapıdan kendimizi dışarı attığımızda Kapalıçarşı'nın masalsı ve albenili dünyasının yerini tekrardan tavanı gökkubbe ile sarılmış sokaklar alıyor. Yer yer havaya karışan baharat kokuları arasından geçerek dar sokak boyunca yolun iki yanına sıralanmış dükkânların vitrinleri ile bakışıyor ve yer yer bina üstlerinden ve sokak aralarında bizlere gülümseyen kış güneşine selam veriyoruz. Örücüler Kapısı Sokak boyunca yürürken sol taraftan Mercan Ağa Camii'nin avlu kapısı bizleri içeriye davet ediyor. İçinde bulunduğumuz Mercan semtine de adını veren ve han, hamam, camii ve mektepten müteşekkil bir külliyenin parçası olarak 1460larda inşa edilmiş olan Mercan Ağa Camii arşiv vesikalarına göre Hacı Mercan bin 'Abd'ul-lah'ül-atîk tarafından inşa ettirilmiştir. Camii Kapalıçarşı ve çevresini etkileyen pek çok yangın ve İstanbul'un geçirdiği onlarca depremden sonra ilk yapıldığı günkü durumundan oldukça farklı bir duruma gelmiştir. Hadikat ül Cevamî müellifi Ayvansarayi'nin verdiği malumata göre Eski Saray'ın yakınında olan Mercan Ağa Camii bir yangın sonucu yanmış, yangından sonra ise darüssaade nazırı olan Nezir Ağa tarafından yeni bina olarak inşa edildiğini ve Altuncuzade Hafız Mehmed tarafından yeniden yapım tarihi olan hicri 1114'u ebced ile veren bir beyit yazıldığını ögreniyoruz. Mercan Camii avlusundaki çınarlar altında biraz soluklandıktan sonra tekrardan yola koyuluyor, Örücüler Kapısı Sokak ve Mercan Caddesi kavşağında bizleri kendisine doğru çağıran Bayezid Kulesine doğru Mercan Caddesi boyunca yokuş yukarı tırmanıyoruz. Caddenin solunda altı köşeli ilginç minaresi ile Ali Paşa Camii ben buradayım diyor. Ali Paşa Camii daha önceden burada bulunan fakat bir yangında harap olan Yakub Ağa Camii'nin yerine Sadrazam Ali Paşa'nın tarafından 1869 tarihinde yaptırılmıştır. Şimdiki yapının yerinde daha önceden olan Yakub Aga Camii 1547 tarihinden önce mescid olarak yapılmış ve bu mescid Nurbanu Sultan tarafından minber eklenmek sureti ile camiye çevrilmişti. Ali Paşa Camii sekizgen prizma planına göre fevkani usulde yapılmış olup, aynı devrin mimari üslubunu yansıtmaktadır. Camii 1912 Mercan yangınında yanmış ve uzun yıllar harabe halde kalmıştır. Ayni yangında Ali Paşa Sarayı da yanmış, sarayın dört duvar halinde kalan ve Yanık Saray adıyla anılan harabesiyse 1946'da kaldırılmıştır. Günümüzde sarayın eski planlar ve fotoğraflara göre tekrardan yapılarak İstanbul'un kültür mirasına yeniden katılması planları sekteye uğramış durumda. Mercan semti aynı zamanda 2000li yılların başına kadar Polonya Pazarı diye anılan ve eski Doğu Blogun ülkelerinden getirilen kacak malların satıldığı bir mekâna da uzun yıllar ev sahipliği yapmıştı. Mercan semti sınırları dahilinde bulunan giyim kuşam mağazaları ile İstanbul ticaretinden hak ettiği payı almaya çalışmaktadır.