Yüzük

Ankara'da, soylu bir aileden geriye kalan hüzünlü bir evdeyiz. Buyurun birlikte içeri girelim:Berjerde oturan evin yaşlı hanımefendisi, üzgün ve dalgın bir suratla pencereden dışarıya bakıyor. Kahvesini sehpaya koyan hizmetçi saygıyla çekilirken, kapı zilinin çalmasıyla adımlarını hızlandırıyor.Kapı önünden hizmetçi ile bir adamın konuşmaları odaya ulaşıyor ama ne konuştukları seçilmiyor. Az sonra hizmetçi oda kapısında, elleri önünde bağlı, saygıyla dikiliyor:- Bir beyefendi Adapazarı'ndan geldiğini ve sizi görmek istediğini söylüyor efendim. Kuyumcuymuş. Hanımefendi bir süre sessiz kalıyor.