Bir mektupla vurdun beni insafsız

Hayret bir şey Her zaman kocasının ağzından çıkacak bir isteği yerine getirmek için dört dönen kadına ne olmuştu Lise müdürü olan eşini her sabah sevgi ile uğurlayıp akşam güler yüzle karşılayan kadın neden şimdi sessiz ve asık suratlıydı Müdür Bey'in birkaç denemesi sonuçsuz kalmıştı; "Neyin var" sorusuna hep aynı cevabı vermişti, omuzlarını kaldırarak; "Hiç" Bedeni okulda, aklı fikri evde üç gün geçirdikten sonra o akşam meseleyi çözmeye karar verdi Müdür Masada, çorbaya daldırmak üzere olduğu kaşığı tabağın kenarına koyarak dedi ki: - Bu böyle gitmez! Lütfen sana ne olduğunu söyle Ben mi bir yanlışlık yaptım Ne şekilde olursa olsun bitirelim şu gerginliği... Kadın kocasının kararlılığını görünce hiç konuşmadan içeri gidip, beyaz bir zarfla geri geldi. Zarfı kocasının dizine koydu ve kısmen sırtını dönerek koltuğa oturdu. Müdür Bey dizinden yere düşen zarfı aldı, açmak yerine gayri ihtiyari havaya kaldırıp ışığa tuttu. Sonra hareketinin saçmalığını anlayarak zarfı açtı. Zarftaki yazıyı görür görmez tanımıştı, ama bir kez daha okudu: "Merhaba, Öncelikle bu mektubu yalnızken okumanı rica ediyorum. Sözü fazla uzatmayacağım. Hareketlerimden anlamış olmalısın. Bundan sonraki hayatımın tek amacı, benim seni sevdiğim gibi senin de beni sevmeni sağlamaktır. Ben bu okula eğitim için değil sırf seni bir kez daha, bir kez daha görebilmek için geliyorum desem inan yalan olmaz. Sensiz bu okulun da, hayatın da hiçbir anlamı yok. Kabul edersen, bu şiiri senin için yazdım dün gece SÖZ VERİYORUM Bir daha görürsem güzel yüzünü Başka hiçbir yere bakmayacağım. Seninle dopdolu gönül tacıma, Artık başka çiçek takmayacağım! Sensin deniz, sensin nehir, sen dere, Sen deli gönlüme vurdun cendere Bu temiz aşkımı çalsan da yere; Seni özlemekten bıkmayacağım. Cevabını hasret ve heyecanla bekliyorum. Rahatsız ettiysem özür dilerim." Üç gün geriye gidelim: Müdür karısı, eşinin gömleğini çamaşır makinesine atmadan önce ceplerini kontrol edip de bu mektubu bulduğunda, ayakta okumaya başladığı satırları âdeta çökerek bitirmişti. Dizleri titremiş, damarlarındaki kan ısınmış, kalbi korkudan hızlı hızlı atmaya başlamış, eşinin hafızasındaki yakışıklı suratı