Türkiye, Kuveyt'teki darbeyi engelledi

Kuveyt, Basra Körfezi'nin kuzeybatı köşesinde Irak'la Suudi Arabistan arasında kalan küçük bir Arap ülkesidir. Batı ve kuzeyden, Irak doğudan Basra Körfezi, güneyden ise Suudi Arabistan ile çevrili olan ülkenin güneyinde Suudi Arabistan ile ihtilaflı alanları mevcut olup bugünlerde sıkça gündeme getirilmek istenmektedir.

Kuveyt tarihsel olarak önem arz eden, coğrafi bir bölgedir. Halit Bin Velid döneminde İslam'ın önemli çıkış harekâtların merkezi konumundadır. Tarih boyunca işgallere maruz bırakılmış ve istilaya açık bir bölgedir. Acemlere karşı kullanılan ve birçok medeniyet tarafından önem arz eden, planların merkezi konumunu korumaktadır.

Kuveyt 1967 yılında monarşi yasaları ile şekillenen küçük devlet olup İngiliz sömürgelerinden biridir. Daha çok kültürel emperyalizm odağında kullanılıp maden yatakları sömürülen, coğrafyası küçük ekonomik alanları itibarı ile en güçlü ekonomilerden biridir. Varlıklarının çoğunu İngiliz bankerlerin kullandığı sahipsiz ve yetim bırakılmış küskün emirlik olarak konumu devam etmektedir.

Bu kadar tanımdan sonra asıl konumuza dönelim! Kuveyt 1. Körfez savaşında Irak tarafından işgal edilmesi ile hâlâ gündemdeki yerini korumaktadır. İşgal aklını Saddam'a verenlerin hâlâ hayalleri diri ve uyanıktır. Kim bu uyanık hayal ürünü devlet diye sorarsanız ABD'den başkası olmaz. ABD güç dengeleri bakımından İngilizlerle İslam coğrafyasını paylaşamadığı gibi sömürgeci aklını diri tutmaktadır. İslam coğrafyasında doğrudan ABD ile mücadeleye girmek yerine vekil savaşları bakımından bölgesel iç dinamitleri kullanmaktadır.

Kral Muhammed bin Selman'ın ve ABD Başkanı Donald Trump ile bölgeye çekilmek istenen operasyon karşısında derin İngiliz aklı devreye girerek, Türkiye'ye önemli roller verilmiştir. Bu rolün tarihsel geçmişi bakımından Acem aklı üzerinden şekillendiği ve küreselcilerin savaşı alanına dönüşmüştür. Kral Selman, Kuveyt'te ültimatom vermesi ve varlıklarına el koyma tehdidine karşı Türkiye'yi karşısında bulmuştur. Kuveyt ile Türkiye arasındaki yeniden siyasi, diplomatik ve askeri ilişkiler tesis edilmiş ve 6 adet savunma stratejik ve diplomatik temelli anlaşmalar darbeden 1 hafta önce imzalanmıştır. Elbette Türkiye tek başına hareket etmediği gibi İngiliz siyaseti ile eş güdüm halinde süreci yönetmiş, ağır faturalara maruz bırakılmıştır.

ABD ile İngiltere doğrudan Körfez ülkeleri üzerinden gizli savaş stratejisi uygulamaktadır. 1. Dünya Savaşı sonrası bölgeyi elinde bulunduran ülkelerin başında İngilizler gelmektedir. Zamanla yorulan ve gücü irtifa kaybeden derin İngiliz aklı maden yataklarını korumada yetersiz kaldığı, Amerikalıların derinleşen Ortadoğu politikalarında alanı büyüttüğü bir gerçektir. Özellikle 2. Dünya Savaşından sonra İngiliz sömürgelerinin kontrolü Amerikalılara geçtiği bir sır değil. Ancak Ortadoğu konularında tam bir mutabakat bulunmamaktadır. Buna karşın İngilizlerin sömürü altında tuttuğu bölgeleri vekalet savaşları üzerinden Amerikan politikalarına direnemediği görülmektedir.

Kuveyt Emirliği tarihsel geçmişi bakımından önemli bir koridordur. Donald Trump'ın Kral Selman ile bölgeye yön vermeye çalışması, İngiliz derin devletinin bölgeden çıkarılması anlamına gelmektedir. Küçük bir coğrafyaya sahip olan Kuveyt Emirliğinin Suudilerce işgal edileceği açığa çıkmıştır. Kral Sabbah'ın Türkiye ziyareti ile istihbarat raporları doğrultusunda önemli bilgiler paylaşılmıştır. Kuveyt Emiri Kral Sabbah, Türkiye dönüşü sonrası, radikal bir karar alarak meclisi feshetmiştir. Türk İstihbarat Teşkilatı'nın ABD cunta hareketi ile darbeye kalkışacağı öngörüldüğü için gerekli tedbirler Kuveyt makamlarına verilmişti. Bu bağlamda Katar'da bulunan Türk askeri misyonu gibi bir Türk askeri Kuveyt'te de parlamento darbesine geçit vermemiştir.

Derin İngiliz siyasetinin, yumuşak güç başlığında Türkiye'ye ihtiyaç duyacağı öne çıkmıştır. Bölgesel operasyonlar bağlamında kazan-kazan politikasında Türkiye'nin, küresel güç ortağı olarak İngilizler öne çıkmaktadır. Bu vesile ile İngilizlerin, Türkiye ile birlikte operasyonel bir karargâh yönetimine ortak çıkar ilişkileri üzerinden şekilleneceği, ilerleyen süreçte daha net görülecektir.