Türkiye'nin bağımsızlığı adalar denizine bağlıdır

Türkiye ile Yunanistan arasında süregelen anlaşmazlıklar zincirinin en büyük halkasını kuşkusuz Adalar denizinin özelliklerinden kaynaklanan anlaşmazlıklar oluşturmaktadır. Doğu Akdeniz'deki son gelişmeler, Türkiye ile Yunanistan'ı yine karşı karşıya getirdiği bir sırada, Atina'nın Adaları silahlandırması ve bazı müttefikler üzerinden bölgeyi silah deposuna çevirmesi iyi niyetle okunmadığı gibi, Ankara tarafından dikkatle izlenmektedir. Atina'nın vurdumduymaz tavrına karşın, Türkiye'nin haklı gerekçeler ile Adalar bölgesinde anlaşmazlıklarını tekrar gündeme taşıması, ABD ve bazı AB ülkelerinin zaman zeminden yararlanma hamlelerini görmekteyiz. Hamle ve zeminler, Türkiye'nin caydırıcı gücü üzerinden test edilmesi tehlikeli bir sürecin işaretidir. Türkiye'de yetkin makamların Ege kaynaklı anlaşmazlıklarda Yunanistan'ı haksız ve hukuksuz bulduklarını, Adalar bölgesinin tarihsel anlaşmazlıklarını haklı sebepler ile karşı durduklarını, önemli maddeler dâhilinde sıralanmaktadır. Ege sorununu, dünya denizlerindeki mevcut ve potansiyel uyuşmazlıklar arasında, çatışma ve riskkonumuna getirmiştir. Yunanistan'ın tezleri dayandırmaya çalıştığı, ancak Türkiye'nin taraf olmadığı, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesihükümleri çerçevesinde meskûn ve gayri meskûn ada, adacık ve kayalıkların karasularının bulunması, meskûn ve kendine özgü ekonomik yaşamı olan adaların ise ayrıca kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeleri olması nedeniyle mevcut uyuşmazlık daha da önem kazanmaktadır. Bununla beraber, deniz hukukundaki son yıllardaki gelişmeler, ağırlıklı olarak denizlerin kullanımına yönelik genel esasları içerdiğinden Ege denizi gibi özel bir coğrafyaya sahip bir bölge için problemin çözümüne yardımcı olmaktan uzaktır. Bu nedenlerle; Ege ada, adacık ve kayalıklarına ilişkin gerçekler; coğrafi, tarihi, hukuki ve politik yönleriyle incelenerek, ikili ve çoklu ilişkilerde kanıt olarak kullanılabilecek doğru bilgilerin ortaya çıkarılması önem taşımaktadır. Adalar sorununun çözüm şekli ister politik isterse askeri güç kullanımı ile olsun, sonuçta dayandırılacağı nokta "hukuk" olmak zorundadır. "Adalar Denizi'nde Egemenliği Tartışmalı Ada, Adacık ve Kayalıklar Sorunu" olarak ortaya konulan meseleye, Öncelikle Adalar Denizi'nin çok temel özellikleri ve Adalar ana temeli üzerinden yapılan anlaşmalara bağlı kalmaktır. Ancak Atina'nın hukuk tanımazlığı süreci tehlikeli bir manevraya çevirmesi gelecek adına masaların da devrilmesi anlamına gelecektir. Kardak krizi ile başlayan sürecin, adacık ve kayalıklar üzerinde rejimstatü kuran uluslararası antlaşmalar tartışılacaktır.