Referandumla kaybettiğimizi referandumla geri almalıyız

Başta her geçen gün daha da çıkmaza giren ekonomi olmak üzere sayısız iç ve dış sorunun arasında kalmış durumdayız ama gündemimizi en çok meşgul eden konu yaklaşan seçimler ve "Kimin cumhurbaşkanı olacağı" sorusu. Medya bu soruyu aralıksız tartışıyor ve sanki bir hafta sonra seçim olacakmış gibi tüm siyasi partiler seçim atmosferine girmiş durumda, hepsi Türkiye'nin illerini tek tek dolaşıyor. 6'lı masayı oluşturan partiler adayı seçim tarihi belli olunca açıklayacaklarını söylemişlerdi ama iktidar ve ona yakın medyanın baskısı arttıkça aday konusunda farklı sesler çıkmaya başladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kendi ismi ve "Millet İttifakının adayı kim" sorusu etrafında tartışmaların yoğunlaşması üzerine birkaç gün önce "İsmim üzerinde uzlaşma sağlanırsa ben hazırım" dedi. Aslında Sayın Kılıçdaroğlu bundan bir yıl önce yaptığımız röportajda aynı sözleri SÖZCÜ'de söylemişti, bir kez daha net olarak tekrarlamış oldu. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bu açıklamadan sonra "Kendisinin başbakan adayı olduğunu, diğer liderlerin hepsinin aday olmaya hakkı olduğunu ve tek aday üzerinden yürümeyi doğru bulduklarını" vurgulayan bir konuşma yaptı. Bu tabloyu çok deneyimli bir siyasetçinin -hatta en deneyimli siyasetçinin- yorumlamasının doğru olacağını düşünerek Türkiye yakın tarihinin tanığı olan, TBMM 17'nci Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk'la konuştum.Hüsamettin Cindoruk 17. Dönem Samsun, 19'uncu Dönem Eskişehir Milletvekili ve 17'nci Dönem TBMM Başkanı'dır. DYP ve Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanlığı ve bir süre vekaleten cumhurbaşkanlığı yapmıştır. Halen Milli Merkez Hareketi'nin Başkanı'dır.Sayın Cindoruk, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu "İsmim üzerinde 6'lı Masa'da uzlaşma sağlanırsa ben adayım" dedi. Bütün araştırmalarda "Millet İttifakı'ndan kim aday olursa olsun o kazanacak" sonucu çıktığını görüyoruz. Bu durumda; Ana Muhalefet Partisi'nin Genel Başkanı "Ben adayım" dedikten sonra 6'lı Masa'dan nasıl bir karar çıkacaktır veya çıkmalıdırMuhalefet partileri bunu seçim gibi algılayarak bence iktidar partisinin tam istediği şeyi yapıyorlar. Burada esas olan başkanlık rejimiyle Meclis rejimi arasındaki tercihtir. Erdoğan cumhurbaşkanı seçilmeden evvel bu rejimi ortaya çıkardığında "Verin bu kardeşinize oyları, bakın bütün meseleler nasıl çözülecek, enflasyonla nasıl mücadele edilecek göstereceğiz" dedi ve bu rejim için kendisini kefil göstererek Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yıllık rejimini değiştirdi. Şimdi, onun rövanşı bu ama muhalefet bence; CHP başta olmak üzere bunu bir seçim olarak algıladılar. Bu seçim değil, sıradan seçim değil. Yani domatesin, patatesin fiyatı, enflasyonun rakamları vs. elbette rol oynayacak ama burada ana kavram; değişiklik yapılan siyasi rejimimizi geri almaktır. Cumhuriyet organsız kaldı, Cumhuriyet'in düştüğü duruma bakın, karar verici organı yok. Cumhurbaşkanı'ndan başka halk iradesini sırtında taşıyan, elinde tutan yok. Cumhurbaşkanı yardımcısı var, kim seçti onu, Cumhurbaşkanı seçti, halk seçti mi Amerika'da Kamala Harris'i halk seçti biliyorsunuz ama Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı tek başına kararı almış ve onun dışında halk iradesi yok.BU ANAYASA'NIN NERESİNDE KABİNE VARDaha da acısı; 20 bakan tayin etmiş, bunların halkla bir ilgisi var mı, halk iradesi diye bir şey var mı, hayır onları da Cumhurbaşkanı seçmiş. Bu bakanları topluyor, "Kabine" diyor. Kabine dediğiniz 'bakanlar kurulu'dur. Muhalefet partileri oldu bittiyi kabul etmiş görünüyor. "Cumhurbaşkanı'nın kabinesi toplandı, şu kararı aldı" diyorlar, bu Anayasa'nın neresinde "kabine" var, neresinde "hükümet" var, neresinde "başbakan" varDARBE HÜKÜMETİNİN KAYITLARI HALA DURUYORAnayasa'ya tam bir aykırılık hali, Anayasa ihlali. Olmayan bir kurum yaratmış, bu kurumla kararlar çıkarıyor. Kabine dediğiniz kurum Fransa'da var, zaten Fransızca bir kelime ama orada cumhurbaşkanı tek başına karar vermiyor ki, başbakan var, senato var, meclis var. Bu şartlar altında Fransa'da kabine olabilir, cumhurbaşkanlığı hükümeti olabilir, anayasasında var. Amerika'da ise başkanın neredeyse bütün yetkileri senatoyla temsilciler meclisi arasında paylaşılmış, adam büyükelçi tayin edemiyor, sınırlar çizilmiş, yetkiler belli edilmiş. Burada şaşkınlıkla seyrediyorum, 1960'da Cemal Gürsel'in kurduğu hükümetin bile zabıtları var, geçenlerde yayınlandı; 1960 senesinde darbe yapanlar, kurdukları hükümetin zabıtlarını koymuşlar, yaptıkları müzakereleri deftere kaydetmişler. Bugünkü hükümeti temsil ettiğini söylediği kabinenin ne zaptı var, ne kitabı var, ne defteri var, ne Anayasa'da yeri var, buna eski tabirle "dandik devlet" denir. Bu neyi gösteriyor Cumhurbaşkanlığı sisteminin hükümet ihtiyacını gösteriyor. Bakanlar kurulunu, başbakanı, hükümeti ortadan kaldırmış, kendisi bir balon organ ortaya koymuş, bu tam bir balon. Onun verdiği kararları kim uyguluyor, yine cumhurbaşkanının tayin ettiği bu organ. Bakanlar toplanıyorlar, belki sohbet edip kurabiye yiyip çay içiyorlardır, sonunda Cumhurbaşkanı ne derse o oluyor.ORADA 6'LI MASA VARSA BURADA KASA VARKaç bakan değiştirdi, bu sistem tam iflas etmiş bir sistemdir, buna rağmen muhalefet partileri işi götürüp seçim yarışı haline getirirlerse bu yanlış sistemi getiren Cumhurbaşkanı'na avantaj sağlarlar. O da zaman zaman masa toplantıları yapıp çeşitli kararlar alıyor, aldığı bu kararların da hukuki dayanağını kabineye bağlıyor. Dikkat ettim; Sayın Kılıçdaroğlu hangi konuda bir sıkıntıdan söz etse ve çözüm arasa Cumhurbaşkanı ertesi gün kabineyi topluyor, bunları telafi edici kararlar alıyor. Neden Orada 6'lı masa varsa burada kasa var, eski tabirle masa değil, kasa kazanır. Elinde para var, parayı basıyor ve korkusuzca basıyor, enflasyondan korkmuyor. Siz "enflasyon var" dedikçe o "3 ay sonra enflasyonu yeneceğiz" diyor. 3 ay sonra nasıl yeneceğini söylemiyor ama enflasyonla mücadeleyi seçimin konularından bir olmaktan çıkarmaya çalışıyor. Ben 6'lı masanın taktiği ve siyasi metodolijisini doğru bulmuyorum.Kimin cumhurbaşkanı adayı olması bugün mühim değil, mühim olan bunu bir halk oylaması, bir rejim tercihi haline getirmektir. Cumhurbaşkanlığı rejimi bence iflas etmiştir, "rejim" diyelim çünkü bu bir siyasi rejimdir. Bu devletin kuruluşunda, temelinde Meclis varken Cumhurbaşkanı geldi kendisi olmak koşuluyla bir başkanlık rejimini dayattı, başkanlık rejimi eksiktir, rahmetli Erdoğan Teziç (ünlü Anayasa Hukukçusu) buna "Habeşistan rejimi" derdi, dünyada sadece Afrika'da bazı devletlerde var diyordu ve dediği doğru çıktı; burada tam bir fiyasko var. Siz o fiyaskoyu anlatarak halkın önüne çıkıp öncelikle rejim meselesini ortaya koyarsanız kazanırsınız ama işi seçim hukukuna çevirirseniz elinde kasa olanın son dakikada neler yapacağını tahmin etmek güç değil.Haklısınız ama seçilecek olan cumhurbaşkanı Anayasa "parlamenter rejime dönecek şekilde" değişene kadar bu mevcut sistemi götüreceği için onun kim olacağı da önemli değil mi Ben masanın açıklamalarını izliyorum, bu geçici süreci nasıl aşacaklarını söylemiyorlar. Yeni seçilen cumhurbaşkanı da kararname çıkaracak mı Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin en büyük yanlışı TBMM'nin kanun yapma otoritesini elinden almaktır.ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMAYABİLİRBunu yapmayacaklarını, yanlışları önleyeceklerini, Anayasa değişmeden de parlamenter sisteme dönülmüş gibi çalışacaklarını söylediler.Nasıl yapacaklar Bunlar için Anayasa değişikliği gerekli. Bu anayasa değişikliğini mi öne alıyorlar, yoksa cumhurbaşkanı yetkilerini bir süre götürecek mi Siyasi tahminimi söylüyorum; Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olmayabilir, çünkü Anayasa'daki yasak kesin bir yasaktır; "bir kişi 2 kereden fazla cumhurbaşkanı olamaz" diyor, bunu Yüksek Seçim Kurulu da değiştiremez ve yorumlayamaz.Sayın Cindoruk, daha önce Anayasa'ya aykırı şeyler yapılmadı mı, bu iktidar sürecinde Anayasa'nın da dinlenmemesi söz konusu değil miBu konu tartışmasızdır; "Bir kişi en fazla 2 kez cumhurbaşkanlığı yapar" diye kesin sınırı da koymuş. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı şöyle bir strateji yapabilir; Hulusi Akar'ı aday yapıp kendisi Meclis'teki çoğunluğu sağlamaya çalışır, her türlü sürprize açıktır.Kılıçdaroğlu'nun karşısına Akar'ı çıkarırsa çok daha kolay kaybeder, bunu yapar mıYapar, çünkü Akar'la da kazanma ihtimali var. Akar ordudan oy alacaktır, asgari tahminlerle TSK'nın aileleriyle birlikte 1,5 milyon oyu var.Ordunun oyunu alacağı çok kesin mi dersiniz, belli olmayabilir.Ben tahminimi söyleyeyim, rejim meselesi ortaya çıktığı zaman Silahlı Kuvvetler daima rejimi korur. Cumhuriyet rejiminin tehlikeye girdiği iddiaları ortaya atılırsa onlar rejimden yana oy kullanır, çok değişiktir, siyasi parti değildir."YAŞADIĞIMIZ KENAN EVREN DÖNEMİDİR, ARA REJİMDİR""Hulusi Akar seçilirse Cumhuriyet rejimi devam eder, seçilmezse etmez" mi diyeceklerKendilerini korumak için gerekiyorsa öyle diyeceklerdir, önemli bir hadisedir eski bir Genelkurmay başkanı. Zaten dikkat ederseniz bugün Kenan Evren dönemini yaşıyoruz, bu demokratik bir devlet değil, Kenan Evren dönemidir, ara rejimdir. Bu ara rejimi aşmak için; Erdoğan'ın düşündüklerini bilmek mümkün değil ama tahmin etmek mümkün, kendisini riske atacağını zannetmiyorum, kendisine sıkıntı verecek bir adaylığa girmeyecek, parlamentoda çoğunluğu elde etmeye çalışacaktır. Bunu elde ederse yasama organının denetimini ele geçirecek, ağırlık koyacaktır. Hele bir de cumhurbaşkanlığını kazandırırsa bir adayla, o zaman hepimiz kabul edelim ki demokratik rejim tehlikeye girer.6'LI MASADA İHTİLAFLAR ÇIKABİLİR!İktidara yakın isimler medyada sürekli olarak 6'lı masayı karıştıracak önerilerden söz ediyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu ikinci büyük partinin lideri olarak adaylığını açıkladıktan sonra 6'lı masa bunu kabul etmeli midir, her parti seçime kendi adayı ile girmek isterse ne olur6'lı masa bir görüntüdür, orada Türkiye Cumhuriyeti'nin mazisinde olan Halk Partisi'nden başka parti var mı, diğer partiler seçmen partisi, CHP örgüt partisi, inanç partisidir. Parlamenter rejim konusunda anlaşsalar da diğer konularda 6'lı masanın ne yapacağını kestirmek mümkün değildir. DEVA Partisi ve Gelecek Partisi gibi AK Parti'nin geçmiş hatalarını paylaşmış siyasetçiler ve partiler var, onları bir bütünün içine sokmak çok kolay değil. Yani, Tayyip Erdoğan sıkıntı vermiş, yanlış kararlar vermiş, BOP eş başkanlığına oynamış, onun arkasından da daha sıkıntılı siyasi İslam hareketini kurmuş o arkadaşlar bu partinin içinde değiller miydi Ayrılık sebeplerini de anlatmış gözükmüyorlar, 6'lı masada ihtilaflar çıkması ihtimali var, unutmayın ki o partilerin içinde yüzlerce kişi milletvekili olmak istiyor, o yarış da daha başlamadı.Tartışmalarda konu İYİ Parti Lideri Meral Akşener'in onay vermesine bağlanıyor. Diyelim ki sizde 6'lı Masa'dasınız, ana muhalefet partisinin Genel Başkanı aday olmuşsa onun aday gösterilmesi gerekir diye mi düşünürler, yoksa hayır her parti kendi adayını çıkarsın mı derler, ne yapmaları beklenir Allah'a şükür o masanın ortaklarından biri değilim, benim orada gördüğüm ve muhatap alabileceğim tek parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Kökü mazide olan partilerden korkmayın, onlar tartışırlar, yarışırlar ama köklerinden vazgeçmezler. CHP her şeye rağmen Atatürk'ün kurduğu partidir, milli davalara dayalıdır, Parlamento'nun da kurulduğu partidir, bu partiye güvendiğimi söyleyebilirim. Ben şahsen Kemal Kılıçdaroğlu'na oy veririm, bunu da ifade ettim, çünkü bizim arkadaşlarımız partisiz kalmışlardır, onları temsil eden bir siyasi parti mevcut değil.KILIÇDAROĞLU'NUN ADAYLIĞI KONUSUNDA İHTİLAF ÇIKMAZBizim arkadaşlarımız derken kimler Sayın CindorukEski Demokrat Partililer, Doğru Yol'cular, Demokrat Türkiye Partililer. Yani biz ideolojik olarak CHP'nin karşısında olsak dahi siyasetin temelinde olan vatanseverlik, milliyetçilik ve cumhuriyetçilik duygularında Cumhuriyet Halk Partisi'yle beraberiz. Bizim söylediğimiz şu; Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa ve şartlar onun dediği gibi gelişirse ona oy veririz ama benim tavsiyem bunu bir rejim referandumu haline getirmeleridir, yoksa masayla kasa yarışırsa kasanın kazanma ihtimali her zaman vardır. Kimseyi kırmak istemiyorum ama kırılması gereken bir şey varsa siyasi İslam'ın iktidara gelme ihtimalidir. Ben 6'lı masaya karşı değilim ama 6'lı masanın ortakları arasında Cumhuriyet Halk Partisi'nin dışında teşkilata ve geçmişe dayalı bir siyasi hareket yok, seçmen mobildir, kayar gelir gider, istikrarı temsil eden siyasi parti geçmişi ve o geçmişin içindeki vatansever duygular, akılcılıktır.Kemal Kılıçdaroğlu aday oluyorsa 6'lı masanın onu aday göstermesi gerekir, bu kesin. Benim gördüğüm, ne derseniz deyin 6'lı masa veya bileşkenin adayı Kemal Bey'dir. Kemal Kılıçdaroğlu konusunda bir ihtilaf olacağını düşünmüyorum.HER PARTİ KENDİ ADAYINI ÇIKARIRSA BAŞKANLIK SİSTEMİ KAZANIRHer parti kendi adayını çıkarsın derlerse yine Kemal Kılıçdaroğlu mu kazanır sizceBenim dediğim tehlike o zaman ortaya çıkar, başkanlık sistemi kazanır. Kazanacak olan Ak Parti'nin adayı değil, Ak Parti'nin temsil ettiği Meclis karşıtlığıdır. Parlamento'nun rejimine karşıtlıktır. Ben biraz daha açıklık istiyorum; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem nedir, bunu anlatsınlar bana. Meclis sistemi kötü de onu geliştirecek miyiz Hayır, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ortaya çıkaran parlamenter sistemin anayasaları ortada, çok güzel anayasalar onlar ve Türkiye Cumhuriyeti parlamenter sistemle gelişmiştir, 100 yıllık bir devlettir, parlamenter sisteme dönüşü eski anayasalara ve demokratik kurallara uygun mükemmel bir yapıyla olur.Getirilecek Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'de parlamento güçleneceğine göre başbakanın ve cumhurbaşkanının yetkileri azalmayacak mı, sembolik bir cumhurbaşkanı olmayacak mıAma bunu söylemek lazım, nasıl bir anayasa teorisi ortaya koyuyorlar, ben bugüne kadar duymadım. Yapılan programlara bakıyorum ortada ciddi bir şey yok, teferruatla uğraşıyorlar. "Parlamenter sistemden sonra gelen başkanlık sisteminde yolsuzluklar ortaya çıktı", sadece bundan ibaret değil, yolsuzluk olan bizzat başkanlık sistemi, o sistemi yolsuzlukları tartışmak için çıkarmıyor ki. Tartışmalarda başkanlık sisteminin verdiği zararlar konusunda bir şey söylenmiyor, başkanlık sistemini şimdilik var, sonra iyileştirilmiş parlamenter sisteme geçilecek; neyi iyileştireceksiniz onu söylemek lazım. Şimdi sanıyorum 5 muhalif kanal var, geçmişte bizim elimizde 5 kanal olsaydı ortalığı birbirine katardık. Eline sopa alan