Demografik yapı büyük ölçüde Suriyelilerin lehine değişiyor

Meral Akşener'in Başdanışmanı Dr. Çömez, deprem bölgesindeki gözlemlerini SÖZCÜ'ye anlattı:Dr. Turhan Çömez İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra uzun yıllar genel cerrahi uzmanı olarak çalışmış, daha sonra Tayyip Erdoğan'ın ısrarıyla siyasete girerek AKP'den Balıkesir Milletvekili seçilmiş, 2001-2008 yılları arasında milletvekilliği yanında AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın özel kalem müdürü ve danışmanı olarak da görev yapmıştır. 2008'de AKP'den ayrılarak İngiltere'ye gitmiş ve kendi kliniğini kurarak 13 yıl cerrah olarak çalışmıştır. Halen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Başdanışmanıdır.? Antakya merkez ve civar ilçelerde büyük bir iç göç yaşandığını kaydeden Turhan Çömez, "Göç edenlerin yerine yüzbinlerce Suriyeli geçiyor. Derin ve önemli güvenlik sorunları yaşayacağız" dedi.Depremlerin üzerinden haftalar geçmesine rağmen ilk günlerde kurtarma çalışmalarının geç başlaması nedeniyle kat kat artan ve 45 bine yaklaşan can kayıpları, ailelerini göz göre göre kurtaramayan vatandaşların tepkileri, canını kurtarabilenlerin büyük kısmının kar ve dondurucu soğuklarda çadırsız, battaniyesiz, aç, susuz kalmaları, devletin yetersizliğini gören sivil toplumun çılgın gibi yardım için çırpınması hala konuşulan tek konu. Bu arada dün Malatya'da 29 binanın yıkıldığı, can kaybı ve yaralılar olan bir deprem daha yaşadık. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ "Sorumluluğu ve imza yetkisi olan herkes yargıya hesap verecek" diyor, iyi ama iktidar partisi bunu söylüyorsa kibrit kutusu gibi devrilen, çöken binaların, on binlerce can kaybının sorumluları kim Depremden en çok etkilenen ilimiz Hatay'da 2 haftadan uzun süredir bir sahra hastanesinin başında bulunan, çok sayıda depremzedeyi tedavi eden ve hala İskenderun'da olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Başdanışmanı Dr. Turhan Çömez'le deprem bölgesinde bizzat tanık olduğu olayları konuştum.AFET, YÖNETİM BOŞLUĞU VE BECERİKSİZLİKLE FELAKETE DÖNÜŞTÜ? Sayın Çömez, uzun süredir İskenderun'da İYİ Parti tarafından kurulan sahra hastanesinde çalışıyor, aynı zamanda bölgeyi dolaşıyorsunuz. Birçok şey anlatıldı, her gün yeni bir şeyler duyuyoruz, siz neler gördünüz anlatır mısınızÖncelikle bu büyük bir afet, bunu kabul etmemiz lazım, ancak bu afet ilk andan itibaren yönetim boşluğu, yönetim zaafı, beceriksizlik, çapsızlık, vizyonsuzluk sebebiyle bir felakete dönüştü ve bu felaket önümüzdeki dönemde giderek derinleşecek, sahaya çıktığınızda bunu açıkça görüyorsunuz. Her ne kadar AKP iktidarı, tek adam rejimi parmak sallayarak insanları tehdit ederek, eleştirenleri not ederek bu süreci yönetmeye çalışsa da beceriksizliğini artık sahada örtme şansı yok. Ekranlarda yandaş kanallarda yayınlanan haberlerle tabanda insanların söyledikleri hiçbir şekilde örtüşmüyor. Tabii meseleye AKP'nin bakışı sadece insanlara 10 bin lira yardım yapmak, kira yardımı yapmak, olağanüstü hal ilan etmek ve hemen inşaatlara başlayarak şehirlerimizin etrafında oluşturulacak yeni alanlarda inşaat hamleleri yapmak ve bunu yaşanan büyük felaketin ardından insanlara bir çözüm paketi gibi sunmak. Maalesef bunu yaparken de kafasının derinliklerinde bir rant hesabı yaparak bunu gerçekleştiriyor, bu çok acı bir durum. Biliyorsunuz, OHAL'le birlikte AKP "meraları ve orman alanlarını imara açma kararı" verdi, bu çok vahim bir hata, hatalar zinciri devam ediyor, bununla birlikte sürekli enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor, öte yandan inşaat ihaleleri devam ediyor ve bunlar hepimizin gözünün önünde yapılıyor ama biz gerçekleri görmüyoruz. Bunların şeffaf olmamaları sebebiyle nelerin yapıldığını görmüyoruz ve nelerin olabileceğini de öngöremiyoruz. Yaşanan felakete çözüm olarak AKP'nin kafasındaki bu, oysa sahada inanılmaz sorunlar var, gördüklerimi sizinle teker teker paylaşayım.TANIK OLDUĞUM ÇOK ÖNEMLİ GÜVENLİK SKANDALLARI VAR!Birincisi, bir güvenlik sorunu var, bölgede insanların güvenlikle ilgili çok ciddi kaygıları var ve insanlar evlerinin önünde bekliyor, halen eşyalarını çıkartamamış, yıkıntıların altında eşyaları, birikimleri kalan insanlar evlerinin önüne, yıkıntıların önüne kurmaya çalıştıkları derme çatma çadırlarda hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar ve büyük bir güvenlik endişesi içindeler. Tanık olduğum çok önemli ve çok ciddi güvenlik skandalları var ama toplumu tedirgin etmemek için detayına girmiyorum, sadece ciddi bir güvenlik sorunu olduğunun altını çizmek istiyorum.? Deprem soyguncuları askerlerden önce gidip kuyumculardan yüzlerce kilo altın ve mücevher çalmışlar, evleri, dükkanları hatta eczaneleri yağmalamışlar. Bir de İskenderunlu tanıdıklarım "Antakya'ya arabayla giderken Suriyelilerin saldırılarından korunmak için silah taşıdıklarını" anlattılar, güvenlik sorunu derken bunları da mı kast ediyorsunuzBunları kast ediyorum ama sizin söylemediğiniz farklı sorunlar da var, takdir edersiniz ki gereksiz bir heyecan uyandırmamak için detayına girmiyorum.? O zaman daha fazla asker ve polis göndermeleri lazım değil miKesinlikle dışardan bu bölgeye daha fazla asker ve polis gelmeli, evet Türkiye'nin değişik yerlerinden gelen polisler var, devriye geziyorlar ama sala ve asla yeterli değil. Bazı olaylarda birçok güvenlik görevlisi güvenlik şikayeti olan yurttaşlara "Maalesef imkanımız bu kadar, başınızın çaresine bakın" dediklerine tanık oldum. Bir takım vahim olaylara da tanık oldum. Burada yine Suriyeli meselesinin altını çizerken cümlelerime ve hassasiyetime dikkat ederek bunu söylemek istiyorum; bölgedeki demografik yapı büyük ölçüde değişiyor, özellikle Antakya merkez ve civar ilçelerde büyük bir iç göç var, insanların önemli bir kısmı Türkiye'nin değişik vilayetlerine göç ediyor ve yine buralarda daha güvenli buldukları, akrabaları, yakınları olan, hala güvenli olduğunu düşündükleri köylere gidiyorlar. Onların yerine şu anda buraya göç etmiş yüzbinlerce Suriyeli tabii onlar kendi ülkelerine dönmediler- geçiyor, şu anda demografik yapı maalesef büyük ölçüde Suriyelilerin lehine değişmiş durumda, bu da güvenlik sorununu ve güvenlik kaygılarını arttırıyor. Bu itibarla Türkiye'nin önümüzdeki dönemde önemli sorunlarından biri bu iç göç, bunun neden olduğu demografik yapı değişikliği ve bununla beraber ortaya çıkacak olan derin ve önemli güvenlik sorunları olacaktır diye düşünüyorum ve umuyorum iktidar mensupları bunu iyi okur ve anlarlar ve gerekli tedbirleri alırlar.TÜRKİYE'NİN ÖNEMLİ GÜNDEMLERİNDEN BİRİ OLACAKTIR!? Duvarlara "Hatay bizim, onu geri alacağız" diye yazan Suriyelileri yerleştikleri yerlerden çıkarmak da zor olacaktır. Hala sınırdan para karşılığı her gün -çoğu erkek- yüzlerce gelen olduğu bilgileri veriliyor.Zaten yıllardır bu göç sorununun başladığı günden beri devam eden sosyoekonomik problemler vardı, mültecilerin yoğunlaşmasıyla beraber ortaya çıkan güvenlik sorunları hep vardı fakat depremin getirdiği bu ağır dramla birlikte iç göçün hızlanması ve burada yoğunluklu olarak Suriye nüfusunun kalması sorunları giderek derinleştirdi. Önümüzdeki aylarda ve yıllarda Türkiye'nin önemli gündemlerinden biri bu olacaktır, bunu not etmek istiyorum.SÜLEYMAN SOYLU'YU DAVET EDİYORUM? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu "Tüm bölgelerde çalışmalar tamamlandı, uzun zamandır bu hazırlıkları yapmamış olsaydık kaos yaşanırdı, çadır şehirler ve konteynırlar kuruldu, köylere ulaşıldı, gıdalar dağıtıldı" diyor, oysa medyada devamlı "ekmek, yiyecek, battaniye, çadır" ve daha birçok şeyin olmadığını duyuyoruz, siz oradasınız hangisi doğruSüleyman Soylu'yu ben davet ediyorum, İskenderun Arsuz'da bir sahra hastanesi açtık ve civardaki yerleşim birimlerine arkadaşlarımız günlük olarak ziyaretler gerçekleştirip buralardaki hastalara bakıyorlar, keza hastanemize gelen hastaları tedavi ediyoruz, ben Süleyman Soylu'yu davet ediyorum, bir gün burada benimle vakit geçirsin, gittiğimiz yerlere gelsin, insanların nelere ihtiyacının olduğunu, nasıl feryat ettiğini bir görsün. Tedavisiz kalan hastalar, yardım bekleyen insanlar, çadır arayan insanlar, suya ulaşamamış temiz su arayan insanlar, battaniye-yorgan isteyen, ısıtıcı arayan insanlar o kadar çok ki, o kadar çok talep geliyor ki gittiğimiz yerlerde. Tabii bizim temel planımız sağlık hizmeti vermek ama öyle talepler gelince de kayıtsız kalamıyoruz, çare arıyoruz, bulabildiğimiz imkanları bu insanlarla paylaşmaya çalışıyoruz ama iktidarın medyada yayınlamış olduğu haberlerin hiçbiri gerçeği yansıtmıyor. Söylediklerime inanmıyorlarsa en başta Süleyman Soylu olmak üzere herkesi buraya davet ediyorum, bir gün bizimle vakit geçirsinler, o zaman sahadaki gerçeğin ne olduğunu görecekler.BAĞIŞLARIN KAMUOYUNA BÜTÜN ŞEFFAFLIĞIYLA AÇIKLANMASI GEREKİR!? Kızılay çadırları ve hatta konserve yiyecekleri Ahbap'a parayla vermiş. Devletin parası yokmuş gibi vatandaşlar çırpındılar, deprem olan illere tırlar dolusu yardım gitti, deprem vergileri ortada yok, televizyonlarda bağışlar toplandı, neden hala çadır, battaniye gibi ihtiyaçlar eksikÇok önemli bir konu, bakın 1999 depreminden bugüne kadar "deprem vergisi" adı altında toplanan yaklaşık 50 milyar dolarlık bir para var, bu para yok ortada. Geçtiğimiz dönemde zamanın maliye bakanı Mehmet Şimşek "Bu parayla yolların yapıldığını söylemişti ama ne yazık ki deprem vergisi olarak toplanan para yıllardan beri amacına uygun olarak kullanılmadı. Öte yandan, Türkiye'nin tarihi bir sorunudur ve ciddi bir siyasal skandalıdır art arda gelen imar afları, bunlardan toplanan 25 milyarlık bir paradan bahsediliyor, bu para da ortada yok, nereye kullandıkları, ne yaptıkları konusunda hiçbir fikrimiz yok. Bağışların televizyon ekranlarında veya ışıltılı salonlarda toplandığının söylendiğine tanık olduk ama o paralar gerçekten transfer edildi mi, ilgili banka hesaplarında toplandı mı, nereden nereye nakledildi, kime verildi, nasıl harcandı veya harcanmaya devam ediliyor inanın hiçbir fikrimiz yok. Ne sizin gazeteci olarak, ne benim siyasetçi olarak hiçbir bilgim yok. Bunların her bir kuruşunun kamuoyu önünde bütün açıklığıyla ve şeffaflığıyla açıklanması, toplumun dikkatine sunulması lazım. Zaten iktidara ve şu anki siyasi anlayışa büyük bir güvensizlik olduğu için insanlar para vermek istemiyor. Toplanan dönen paranın önemli bir kısmı da biliyorsunuz devlet kurumlarından ve bankalardan geldi.Şimdi Kızılay'a dönelim; yapılan haberlerle Kızılay'ın hem Ahbap'a hem de Türk Eczacılar Birliği'ne çadır sattığına tanık olduk. Bu bana göre korkunç bir skandal. Siz bu ülkenin çadır ihtiyacını karşılamakla sorumlu bir kurumsunuz, bu kadar önemli bu kadar kritik bir dönemeçte bu kadar tarihi bir süreçte Türkiye büyük bir felaketi yaşıyor ve her bir bireyin ayağına kadar gidip sorunlarını çözmekle yükümlü olan Kızılay çadır satıp para kazanma derdinde çünkü kafaları sadece buna çalışıyor. Hatırlayacaksınız birkaç yıl önce iktidarla yakın ilişkisi olan büyük bir şirket Kızılay'a 8-8,5 milyon dolar civarında şartlı bir bağış yaptı ve Kızılay kendisine gelen bu parayı TÜRGEV'e, Turken'e aktardı ve bu paralarla Amerika'da Muhammet Ali'nin çiftliği alındı ve Manhattan'da devasa binalar yapıldı, bu paralar buraya aktarıldı.Ahbap'a satılan çadırlara baktığımızda buradan yaklaşık 2 milyon dolar para kazanmış Kızılay, böyle mi yönetilmeliydi Böylesine büyük bir felaket böylesine büyük bir dram, yüzyıl öncesinde kurulmuş yılların saygın kuruluşu Kızılay tarafından böyle mi yönetilmeliydi İnanılmaz bir skandal, kabul edilemez bir skandalACI ÇEKEN HALKI PARMAK SALLAYARAK KORKUTMAYA ÇALIŞIYOR!? Bir de Sayın Çömez en uzak ülkelere herhangi bir ihtiyaç anında milyarlarca dolar aktaran bir iktidar, çadır gönderiyor, kendi vatandaşında yokken maske gönderiyor, kendi halkı böyle büyük bir felaket yaşarken nasıl olur da haftalar geçmesine rağmen onlara çadır, battaniye yetiştiremezÇok korkunç bir durum. 1999 depreminde henüz AKP'nin temelleri oluşturulmamışken Erdoğan ve yakın çalışma arkadaşları zamanın iktidarını çok ağır ifadelerle eleştirmişti. Bunu hepimiz geçtiğimiz günlerde Ömer Çelik'in, Nurettin Canikli'nin yazılarından anımsadık. Fakat o dönemde iktidarı sert bir dille eleştiren Erdoğan ve ekibi bugün 21 yıl geçmiş olmasına rağmen hiçbir şey yapmamanın yanı sıra bir felakete sürüklenmiş ülkede mağdur insanları parmak sallayarak tehdit eder hale geldi. "Biz sizi deftere yazıyoruz, not ediyoruz, hesabını soracağız" diyerek maalesef ülkeyi parmak sallayarak yönetmeye çalışıyorlar. Çok vahim ve dramatik bir tablo ne yazık ki.? Siz parti olarak bir hastane kurdunuz orada, değil miEvet, ama ona gelmeden önce burada karşılaştığım bazı sorunların altını çizmek istiyorum. Hala insanların barınma, ısınma sorunu var, suya, hijyen malzemelerine ulaşım konusunda ciddi problemleri var insanların. Sağlık çok ciddi bir sorun burada. Ben İskenderun'dayım ve bu bölgede şu an devlete ait hiçbir tesis ayakta kalmadı. İki büyük devlet hastanesi vardı ve dört de özel hastane vardı, devlet hastanelerinden biri ilk depremde yerle bir oldu. Bu binanın da şöyle bir özelliği var; on yıldan fazla bir süre önce bu binanın kullanılamayacağına dair, güvenli olmadığına dair bir rapor