Cemaatler, devlet ve Türk düşmanı çocuk yetiştiriyor

Ailesi tarafından cemaat yurdunda kalmaya zorlanan ama yaşadığı baskılara dayanamayarak intihar eden Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 3'üncü sınıf öğrencisi Enes Kara'nın sınıf arkadaşları, halka ve ilgililere "Sıra arkadaşımız Enes Kara bir video bırakarak intihar etti. Ülkemizde bu şartlarda yaşayan milyonlarca genç var. Cemaat yurtları derhal kapatılsın, yurtlar gençler için devlet tarafından ücretsiz olarak sağlanmalıdır" diye seslendi. Haksızlar mı Dünyanın öbür ucundaki ülkelere okul, hastane, cami yaptıran, "12 milyon mülteciye bakıyoruz" diyen devlet neden öğrencilere kendisi yurt açmıyorEnes Kara bıraktığı videoda "Beni burada kalmaya zorladılar Burada hafta sonu bile özgür değilsiniz Çok kötü bir durum, dayanılmıyor" gibi çaresizliğini anlatan sözler söylemişti ama bence en önemli cümleler sondaydı; "Aileme söyleyemiyorum, korkuyorum. Ne yapacaklarını bilmiyorum. Her şeyi yapma potansiyelleri var." Kaldığı yurdun sahibi olan cemaatten korkusunu dile getirmişti; "Her şeyi yapma potansiyelleri var." Bir genç, bu sözleri söylemek için neler görmüş, yaşamış olabilir Bu soru ve daha birçoğu... Gençlerimizin geri kalanını kurtarmak için neler yapılması gerektiğini hepimiz ciddi şekilde düşünmek, çözüm üretmek zorundayız. Bu konuyu Akdeniz Üniversitesi'nden İlahiyatçı ve İslam Felsefesi uzmanı Prof. Dr. Sayın Şahin Filiz'le konuştum.- Sayın Filiz, 34 yıllık öğretim üyesisiniz. Cemaat yurtlarında daha önce de ciddi olaylar yaşanmıştı. Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın kaybına dini baskıların, ailesinin ve cemaat yurdunda yaşadıklarının sebep olduğunu gördük. Bu üzücü olayı ilk duyduğunuzda ne düşündünüzCemaat ve tarikatlar eskiden sadece öğrenciler üzerinde çalışırdı. Şimdi FETÖ örneğinden yola çıkarak elde ettikleri tecrübelerin ışığında, aileleri yola getirmek suretiyle öğrencilere daha çabuk ulaşılabileceğini ve ellerinden kaçırmayacaklarını gördüler. Ailesine giderse zaten ailesi de bizden, yurda giderse yurt da bizden Üniversite ayağını halletmek için de bazı insanlar buluyorlar, dolayısıyla çocuk bu üçlü arasında mekik dokuyor ve bir çıkış bulamıyor. Cemaatlerin, tarikatların eline geçen çocukların çoğu esaret altında yaşıyor. Enes Kara'nın da bu çıkmaz sokakta çırpınıp çıkamadığını düşündüm. Antalya'da boğazı kesilerek öldürülen üniversite öğrencisi olayının üstüne gidilseydi, nasıl bir bağlantı kurdukları görülebilirdi.- Bu aile çocuğunu zorlamış ve sonuçtan cemaatle birlikte sorumlu. Benzer şartlar altındaki gençlere ne önerirsiniz Mesela Enes Kara kurtulmak için ne yapabilirdiÖğretim üyesiyim. Hemen hemen her görüşten öğrencilerle iç içeyim. Onlara hep şunu söylüyorum "Siz benim veya bir başkasının, hocanız olarak söylediği şeyleri test edin, kontrol edin. Biz de yanlış söyleyebiliriz, yanılabiliriz, eğer yanılmayan birini arıyorsanız, o da yüce yaratıcıdır" diyorum. Onun dışında herkes yanılabilir. O ne demektir; sorgulayıcı, özgür düşünen, kendine güvenen bireyler haline gelmeleri demektir.Kara, üniversitedeki bazı hocalarıyla görüşebilir, durumunu anlatabilirdi. Aileye şunu söylemek lazım. Çocuğunun okuduğu okulu, bilimi gölgede bırakacak, kendisini bunalıma ve tehlikeye itecek bir zorbalık veya baskıda bulunma hakkına sahip değilsin. Devlet bizden haftada bir kez yurtlara gidip sağlıklı din bilgisiyle, hayatla, felsefeyle, gerçek yaşamla ilgili konuşmamızı isteyebilir. Burnumuzun dibinde, ben yurda konferansa gidemiyorum, çünkü seçiyorlar. "Başkası gelsin, bizden olan hocalar gelsin" diye kendilerinden olanları seçiyorlar.Prof. Dr. Şahin Filiz'in, İslam Felsefesinin Serüveni, Ahlakın Akli ve İnsani Temeli, İslam Hümanizminin Öncüleri gibi kitapları var.Ürettikleri uydurma dine karşı deizm de ateizm de çoğalır- İlahiyat Fakültesi öğrencisinin felsefe okumaya başlayınca çevresinde "kafir" ilan edildiğini anlatmıştınız...Evet, hem de bazı hocalar ve arkadaşları tarafından, bu çok acı bir şey. Cemaat ve tarikatlar sadece kendi kurumlarında değil, hem sivil, hem resmi kurumlarda ve üniversitelerde çok etkinler. Çocuklarımızı olmadık bir din propagandasıyla esir ediyor, baskı altına alıyorlar. "Peki söyleyin, hangi dinden bahsediyorsunuz" diye sorduğunuz zaman muhatap bulamıyorsunuz. Bazı çevreler gençler arasında deizm çoğalıyor diye endişeleniyor. Bence ürettikleri böyle uydurma bir dine karşı deizm de çoğalır, ateizm de çoğalır. Ben diyorum ki, cemaat ve tarikatların ortaya koymuş oldukları din kesinlikle İslam diniyle ilgili değildir, dindarlıkla uzaktan yakından alakası yoktur. Bu gruplardan beslendiğini düşünüp dinini öğrendiğine inanan ve çocuğunu da ona göre yetiştirme amacında olan ailelere sesleniyorum: Eğer çocuklarını maneviyatsız, ilkesiz ve devlet düşmanı, Türk düşmanı yetiştirmek istiyorlarsa cemaatlere göndersinler.- Laikliği dinsizlik gibi anlatarak insanları laik kurumlardan, okullardan uzaklaştırmaya çalışan büyük bir kitle var. Oysa merhum Yaşar Nuri Öztürk "Laiklik Kur'an'da var. Allah 'hiç kimse bir başkasının inancını ölçemez, kullarımın inancına ancak ben karar veririm' demiş ve bu yetkiyi kimseye vermemiş" derdi.Eğer bir kişi laikliği dindarlığın önünde engel olarak görüyorsa o kişi gerçek anlamda Müslüman değildir, Müslüman görünümlü dincidir. Çünkü insan, sağlıklı bir dindar, erdemli bir insan olacaksa bunu ancak laik bir ülkede ve laik bir toplumda gerçekleştirebilir. Dolayısıyla, laikliği düşman belleyen kişi kim olursa olsun İslam'ı da karşısına almış ve düşman bellemiştir.Laiklik Türkiye'yi korudu"Dinci terör örgütleri laik Müslüman olsalardı insan öldürmeyi sevap sayarlar mıydı" diyorsunuz,