Teslim olmak

Yaz mevsiminin elveda dediği, sonbaharın hoş geldin ve kışa doğru güle güle dediği bir zaman aralığındayız.

Elbetteki insanın bebeklikten, çocukluktan, gençlikten, kemâlâttan ve ihtiyarlıktan sonra bir ölümü vardır. Mevsimler adeta bize bu hayat devrelerinin açılımlarını yapar, okur ve birbiri ardınca anlatırlar.

Bu zaman aralıklarının en önemli kazancı dolu dolu geçmesidir. En önemli zararı ise faydasız gitmesidir. Ömrün aralanmış perdelerinde, daima iyilik ve güzellikler gözükmediği gibi, daima fenalıklar da gözükmez.

İyiyi, güzeli görmek bizim niyetimize ve nazarımıza bağlı olduğu gibi, fenayı ve kötüyü de görmek bizim niyet ve nazarımıza bağlıdır.

İki dünyanın imkanları eline verilmiş olan insan, cüz'i iradesiyle hareket ederken hayallerini bile bu niyet ve nazarın himayesinde yapar ve yaratıcının nazarına sunar. Hiç kimse ben yaptım, ben ettim diyemeyeceği gibi, ben yapmadım ve ben mesul değilim de diyemez.

Hayal, niyet, nazar ve fiiller birbirini kollar ve kovalar. Önemli olan iyinin ve güzelin, doğrunun ve faydalının peşinde olabilmektir.

Gözümüzün önünde yaz, sonbahar, kış ve ilkbahar sahifelerini çeviren ve okuyan, okutturan Zât-ı Zülcelal bizi şehadetimizle ve bizim muhatabiyetimizle bizim hiçbir hayalimizi, niyetimizi, nazarımızı görmemezlikten gelmez. Önemli olan liyakatli ve ubudiyetli bir itaat ve inkıyad içerisinde olabilmektir.