Ne yakışır

Hizmet eden adam!.. Hizmet adamı!..

Risale-i Nurlarla; Kur'an'a, imana ve İslamiyet'e hizmette bulunuyorum diyen adam!.. Hazer et, dikkatle bas, dikkatle oku, dikkatle anla ve dikkatli oku. Hal ve etvarın, dilin ve kalbin, ruhun ve aklınla bu esasları dikkatle oku; aklının, kalbinin, ruhunun cebine koy öylece hareket et.

Evet, bu zamanda hayat zor, dünyevi işler ve kazançlar zor. Fakat ahiretin işleri de bunlara göre çok daha fazla zor. Ahiret işleri öyle zor ki, zarar vermemek, iyilik ve fayda vermenin önüne geçmiş.

Kötüleme, kaçırma, iyi davran, ürkütme! Bilgini bile mülâyemet eline ver sabret. Dinlemeden duydum deme. Her duyduğunla amel etme. Küçük bir menfaat ve faydaya aldanıp hem dünyanı, hem ahiretini kendine zindan etme...

Eğer iman hizmetinin kıymet ve büyüklüğünü Everest tepesi gibi yüksek veya Uhud dağı gibi kudsi görüyorsan gördüklerinde bir toz parçacığı veya bir kar taneciği olabilmeyi de hem dünyanın, hem ahiretin için bir kazanç say ve fayda gör, sahip çık, red ve kayıp etme.

En küçük bir dünya kazancına dört takla atarak sevinen ve nara atan dünyalık adamlar gibi olmak hizmet ehline yakışmaz.

Son anına, son nefesine kadar ve imtihan de; sınama deneylerine maruz kalacağını bilen hizmet adamına bu deney ve sınamaları kendisine dünya da vaat edilse kaybetmek istemez, bu tuzaklara düşmez...