Yönetmek ve yönlendirmek

Fenerbahçe seriye bağladığı Avrupa ve Süper Lig maçlarında 14. galibiyetini alarak bunun tesadüf veya şans eseri olmadığını futbol kamuoyuna net bir şekilde gösterdi. Sarı-lacivertliler, Alanyaspor deplasmanından başlayarak Başakşehir, Rize karşısında yalnız skor almıyor aynı zamanda oyunu da 90 dakikalık bölümde hiçbir sekansını rakiplere vermeden elinde tutuyor. Güçlü oyununu oynadığı gibi rakibine de çok rahat kabul ettiriyor. Özellikle 2. dakikada Rizespor karşısında gol atmasına rağmen hem kaleci Gökhan'dan başlayan oyuna baskı yaptığı gibi, topun kaptırıldığı anlarda da çok çabuk karşı presi de doğru bir şekilde uyguluyor. Karşı presteki en önemli kural saha içi yerleşiminin çok iyi olmalı. İlk oyuncunun 2 saniyede, ikinci oyuncunun da 5 saniyede topu mutlaka kazanması gerekir. Çünkü çok kalabalık şekilde rakip yarı alana çıkılıyor, stoperler de orta sahaya kadar gelip 40-50 metre alan boşaltıyor. Bu durumda rakibin pas ve koşu yolunu çok iyi kapatmak gerek. Bunu Fenerbahçe 90 dakika boyunca skor farklıyken bile en doğru bir şekilde yaptı.


Oyun coşkusu, iştahı, mücadele azmi en üst seviyede olduğu gibi bu güvenli, kaliteli futbol stada gelen taraftarların yüzlerinden ve vücut dillerinden çok rahat okunuyor. Geçtiğimiz sezonlardaki öne geçilen maçlardaki stres, gerginlik olmuyor. Çok keyifli, huzurlu şekilde maç seyrettikleri net şekilde görünüyor. "Futbol, spor biliminden daha çok bir insan bilimidir. İnsanı yönetmek ve yönlendirmek bu işin olmazsa olmazıdır" Grup dinamiğinin birlikteliğini sağlamak, futbolcularla arkadaş olmak, samimi davranmak, onların güvenini kazanmak başarıya giden yolda günümüz futbolundaki en önemli unsurdur. İsmail Kartal'ın oyuncularıyla bu gönül bağını kurduğunu çok net görebiliyoruz.