Adanmışlık ve aşk

Galatasaray'ın şampiyonluğunu ilan etmesi tabii ki gelinen son nokta. Filmi başa sardığımızda sezon başı diğer rakiplerine göre yarış içindeki en handikaplı takımdı. Çünkü haziran sonu gibi yeni bir yönetim geldi, bununla beraber yeni hoca, yeni bir kadro oluşturuldu. En önemlisi ligi bir önceki sezon 13. sırada bitirmiş bir takımın vce camianın mental olarak da yıpranmışlığı vardı. Sezon içinde Dünya Kupası arasına kadar çok gelgitlerin yaşandığı, Okan hocanın iki tane final maçı olarak nitelenecek Beşiktaş ve Başakşehir maçlarından başarıyla çıkması sonraki süreçte hazırlık maçların bile istenen performans alınamayınca tartışılması bana göre çok anlamsızdı ve hiç hoş olmadı. H H H Buna da Okan hoca en güzel cevabı fazla konuşup açıklama yapmak yerine sahada verdi. Teknik taktik olarak çok olumlu işler yapsa da en önemli farkı bu yıldızlar topluluğunu yönetebilmesi ve başarıya yönlendirebilmesi açısından resmen diğer hocalara örnek olmasıydı. Liderlik dersi verdi. Sezon içinde G.Saray'ın diğer takımlara göre en büyük farkı da takımın omurgasındaki ana taşıyıcı kolonu çok başırılı performans verdi. Şamiyonluk ta pek çok ismin tabii ki katkısı var. Savunmanın güçlü kurgusunun en önemli oyuncularıyla Boey, Nelsson, Abdülkerim... Ortada Torreira tek başına 3 kişilik koşarak mücadele ederek takımı ayakta tuttu.