Ayakta gezen cenazeler

Hayatta olanların en büyük endişesi ölüm korkusudur. Ehli iman için ölüm, "bir terhis tezkeresi" olarak kabul edilir. Ama, ehli küfrün en büyük derdi ve tasası ölüm korkusudur.

Özellikle, Yahudilerin ölümden çok korktukları bir vakıadır. Dünyada, günde yüz elli binden fazla insanın öldüğünü istatistikler haber veriyor. Azrail Aleyhisselam ruhları kabzetme vazifesini Allah'ın emri ile yerine getiriyor.

Azrail Aleyhisselam, "senin kulların benden küsecekler" diye Cenabı Hakk'a demiş. Cenabı Hak da lisanı hikmetle ona demiş ki; "Seninle ibadımın ortasında musibetler, hastalıklar perdesini bırakacağım. Tâ şekvaları onlara gidip senden küsmesinler." (Sözler, 22. Söz 2. Makam)

Kimse, bir yakını vefat ettiğinde "Azrail öldürmüş" demez. Hangi musibet vesilesi ile öldüyse, onu söyler.

Kimse yeni doğan çocuğuna "Azrail" adını koymaz. "Mikail-İsrafil" gibi melek isimlerini koydukları halde, "Azrail" adı konmaz. Bu vesile ile, İsrail'in bombaladığı Filistin'de vefat eden çoluk, çocuk, yaşlı ehli imanın hallerini görünce içimiz sızlıyor.

1977 yılında, Rasim Özdenören'in senaryosunu yazdığı ve Yücel Çakmaklı'nın yönetmenliğini yaptığı, TRT'de çekilen, "Çok Sesli Bir Ölüm" filminde, çocuk hasta olan babasını köyden şehre at üstünde götürürken, oğlu babasına soruyor: "Baba ölüm ne ki"