KTC'NİN TANINMASI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Eylül 2022 günü BM Genel Kurulunda üye devletlerin delegelerine, hükûmet ve devlet başkanlarına hitap etti. Konuşma, hayli kuşatıcıydı. Uygur Türklerinin yaşadığı azap, Rohingya Müslümanlarının çilesi, Karabağ, Irak, Suriye, Libya bahisleri, Ukrayna-Rusya, Hindistan-Pakistan ihtilafları, Yunan ve Ermeni had bilmezliği, Güney Amerika, Afrika, Balkanlar, Akdeniz, Ege, Kafkaslar, Karadeniz ve terörle mücadelemiz, düşman unsurlara âdeta "en fazla müsaadeye mazhar terör örgütü" muamelesi yapan başkentler, S-400 ve F-16 haklarımız ve bizatihi BM gibi onlarla başlık konuşmadaydı. Bunların her biri ayrı makale mevzuudur. T.C. Cumhurbaşkanı'nın Birleşmiş Milletler'in 77. Genel Kurulunda dile getirdiği bu konular, Sn. Cumhurbaşkanı'nın yalnızca kendi şahsî fikir, dilek, temenni ve tenkidleri değil, 85 milyonun millî görüşleridir. Onlardan bazıları aynı zamanda 1 milyar 750 milyon Müslümanın müşterek tezidir Bütün bu bahislerden biri var ki BM kürsüsünde ilk defa dile geldi, dünya devletleri ilk defa topluca eda edilmesi gereken bir vazifeye çağrıldı. Bu cephesiyle de bu mes'ele zirve yaptı. Dünyayı KTC'ni tanımaya dâvet etmemizden söz ediyoruz: Başkan Erdoğan'ın da izah ettiği gibi bugün kabul edilse de edilmese de adada iki ayrı devlet ve iki farklı halk vardır. Fiilî ayrılmanın başlangıcı, 20 Temmuz 1974'teki Kıbrıs Barış Harekâtıdır. Yarılanma, 15 Kasım 1983 Tarihinde KKTC'nin kurulmasıyla resmîleşmiş ve yeni doğan bu 17. Türk Devleti, Türkiye tarafından tanınmıştır. 50 yıla yakın bir zamandır Kıbrıs'ın kuzeyinde müstakil, hür ve bütün kurumları mevcut olan bir Devlet yaşamaktadır. Buna rağmen Kıbrıs, tapulu vakıf ve mülkümüz iken 1914'te İngiltere tarafından gasp ve ilhak edildiğinden beri hakkı yenen Kıbrıs Türkü'nün mağduriyeti el'an devam etmektedir. KTC'nin tanınması, bir haksızlık ve mağduriyeti telafi edecektir. 20 Eylül 2022 BM toplantısında bir başlangıç yapıldı. Bundan böyle her benzer buluşmada tanıma gereği, mutlaka dile getirilmelidir Mevzua dair dünyanın layıkıyla aydınlanması gerekiyor: Kıbrıs, 1 Ağustos 1571 yılında II. Selim'in Başkomutasında Lala Mustafa Paşa tarafından topraklarımıza katılmıştır. Bunda Kıbrıs'ın Akdeniz'deki üç büyük adadan biri olması itibarıyla taşıdığı stratejik kıymetten başka, Hala Sultan Türbesinin Larnaka'da yer almasının mânevî ehemmiyeti olduğunu da düşünüyoruz. İlgili millet ve devletlere tam belletmemiz gereken bir gerçek vardır. Devlet-i Âli Osman, Kıbrıs'ı ne Yunanlılardan ve ne de Rumlardan aldı. Biz, adayı Venediklilerden fethettik Tanıma yolunda yapmamız gereken ön hazırlıklar: 1-KKTC adı, yerellikten kurtarılarak KTC-Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yapılmalıdır. 2- Bayrağın yeniden tasarlanması isabetli olur. 3-Yarı Başkanlık Hükûmet etme biçimi terk edilerek Ankara ile hemahenk olma adına Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemine