KALEMDE MÜREKKEP DONDU!..

Eminiz ki haberi duyduğunuzda kan beyninize sıçramış, kelimeler dudağınızda kilitlenmiştir Haklısınız. Zira bu tepki, îmânın gücüne işarettir. Kayıtsız kalmak, İslâmlığa, hatta insanlığa da yakışmaz. Ağır edepsizliğin yaşandığı ili yazmayacağız. Rezaletin yer aldığı okulu da zikretmeyeceğiz. Olaya karışan cahil gençlerin adlarını da vermeyeceğiz. Hangi yerde, hangi okulda olursa olsun, o edepsizliği Müslüman adı taşıyan hangi oğlan veya kızlar yaparsa yapsın nihâyetinde o çirkinlik, her vesileyle nüfusunun yüzde 99'unun Müslüman olduğu dile getirilen Türkiye'de meydana geldi! Bir vilayetimizin bir lisesinde şımarıklığı sınır tanımayan bir oğlan, bir Mushaf-ı şerif; Kur'ân-ı kerîm meâlini havaya atarak ona -hâşâ- topa vurur gibi tekme vurdu, bir kız da sululuğun en iğrenciyle video çekip onu sosyal medya bataklığında paylaştı Bu terbiyesizlik, bir yüzleşmedir: Bu vak'a, 1 asırdır icra edilen eğitim sisteminin çökmesinin, bir enkazın adıdır. O gençler, çok büyük ahlâksızlık, en ağır dînî suç işlemişlerdir. Bu doğru. Fakat onlar, tek suçlu değildir. Bu ülkenin çocukları dinsiz olsun diye bir asır boyunca her şey yapıldı. İslamiyet yerine ikame din uydurulmaya çalışıldı. 1950 öncesi felakettir. Daha sonraki zamanlara gelince o da az felaket değildir: Okullara önce seçmeli din dersi, sonra din dersi konsun diye on yıllar boyu ne çok ter döküldü, nefes tüketildi. Kur'ân-ı kerim dersi konsun diye aynı şekilde mücadele verdik. Taksim'e cami yapılması için bizzat 40 sene yazıp-konuştuk. Vakfiyesine rağmen yanlış bir kararla camilikten müzeye çevrilmiş Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması için çok nesil ömür tüketti. Arkada kalan bir asırda matbuat, basın, medya gazete, mecmua, radyo ve televizyonla dine, din adamına, dindara demediğini, yazmadığını, çizmediğini bırakmadı. Suçlu sadece o talihsiz gençler değil. Siyaset, Millî Eğitim, aile, imam, öğretmen yazar, herkes suçlu. Bir yerde Kur'ân meâli tekmeleniyor! Beride hiç