İSLÂM ÂLEMİNİN FİLİSTİN'LE İMTİHANI

İslâm âlemi, ırkî, coğrafî ve itikadî olarak üç-döt ana başlık altında tarif edilebilir. Irkî olarak Balkanlardan Şarkî Türkistan'a kadar Türk dünyası, Irak'tan Fas'a dek Arap dünyası, Cenubî ve Uzak Asya diye ayırabiliriz. Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasında Fars ağırlıklı İran bulunmaktadır. Güney Asya'da PakistanBangladeş ve Uzak Asya'da da Malezya ve Endonezya yer alır.

İtikadî yani ait olunan inanç itibariyle de asıl olarak Sünnî, Şia ve Vehhabî diye üçe ayrılır.

Arap dünyasının "Arap Birliği" teşkilatı vardır.

Türk Dünyası'nın TDT-Türk Devletleri Teşkilatı yeni kuruldu.

Bağımsız Müslüman devletler, İİT-İslâm İşbirliği Teşkilatına üyeler.

Bunlardan müstakil olanlar aynı zamanda BM üyesidir. Hem BM ile kendi soy teşkilatlarında ve İslam İşbirliği Teşkilatında faaliyet gösterme, söz söyleme ve kamuoyu oluşturma imkânına sahipler. Buna rağmen, asrın utancı bu İsrail zulmü ve Gazze mağduriyetinde mevzubahis İslâm âlemi netice alıcı olamadı, zalimi caydıramadı, durduramadı, Filistin'e Gazze'ye sahip çıkamadı. Kardeşlik görevini yapamadı.

Ortada bu dert ile dertlenmiş ve her türlü diplomatik imkânı kullanan ve en cesur ve can acıtıcı konuşmaları yapan bir tek Türkiye var. Bunun haricinde bir miktar Katar'ın gösterdiği gayretler ve bir de ele alınır bir çaba olarak İİT'nin Riyad'daki toplantısı gösterilebilir. Burada Yahudi işgalcilere "terörist" dendiği gibi İsrail'in Filistin'de yaptıklarına "soykırım" denerek zulmün adı da kondu ama orada kalındı. Türkiye'nin zorlamasıyla metne giren bu sözler hayat bulabilmeliydi. Henüz görünürde bir şey yok. Ateş edilecek hedef kalmadıktan sonra kaypak bir ateşkes ilân edildi!

Arap Devletleri, Batı'ya petrol ihracatlarında hiçbir azaltma veya iptale gitmediler. İthalat ve ihracatlarında bir azalma olmadı. AB ve ABD bankalarından tek kuruşlarını olsun çekmediler. Batı'ya giden turist sayıları düşmedi. Daha garibi Arap ülkelerinde Müslüman halk, dünya memleketlerinde olduğu gibi meydanlara çıkarak soykırım yapan İsrail'i protesto edemedi, Filistin'e destek veremedi. Küçük istisnalar hariç, Türkiye dışında Türk dünyası şehir ve meydanlarında da bu manzaralar görülmedi.

Tahran'ın Irak ve Suriye'de Haşdi Şabi, Lübnan'da Hizbullah, Yemen'de Husiler diye kendisiyle irtibatlı kuvvetleri var. İzzeddin el-Kassam Tugayları, imkânsızlıklar içinde Filistin'in istiklali uğruna çok yaman bir mücadele verirken Lübnan'daki Hizbullah, İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'de bebek, çocuk, kadın ve yaşlıları katletmesini sadece seyretti. Seyretmekle de kalınmadı. İran, "bir devlet için, bir başka devletle harp etmeyiz!" diye yersiz bir açıklama yaptı. Bari susulsaydı. Böyle bir cümle, dolaylı olarak İsrail'e teminat, Filistin'e de kötülük oldu. Nitekim İran hakkındaki o meşhur suçlama haksız değildir: "İran, hiçbir zaman gayrimüslim devletlerle savaşmadı!" Sisi Mısır'ı da Refah Kapısı'nda oyalanmaktan öteye gidemedi, bir varlık gösteremedi.

Filistin imtihanında Suudi Arabistan, Mısır ve İran sınıfta kaldılar.

Diğer devletleri saymaya gerek yok.