HİNDİSTAN'I ADALETE DAVET EDİYORUZ!

Hindistan'da adalet arayan Müslümanlar, polis tarafından coplanıp dövülmekte, gösterilere katılanların evleri başlarına yıkılmaktadır Niçin Ne oldu Ne nedir Hindistan, 1 milyar 380 milyon nüfusuyla en kalabalık ikinci devlettir. Ülkedeki Müslüman varlığı 180 milyona yakındır. Bu rakam, toplam nüfusun yüzde 14,2'sidir. İktidarda BJP-Hindistan Halk Partisi bulunmaktadır. Başbakan Norendra Modi'dir. 2014'ten beri işbaşındadır. 180 milyon üyesi olan BJP, Hindu milliyetçisi, merkez sağ partidir. Hindistan -bilindiği gibi- türlü sebeplerle sık karışan toraklardır. Yine kargaşa yaşanıyor. Müslümanlar, meydanlara çıkmış bulunuyor. Polis, hak arayışındaki bu insanları dövmekte ve evlerini yıkmaktadır. Endonezya'dan Mısır'a kadar uzayan İslâm memleketlerinde de Müslümanlar, hakaretlerinden dolayı bazı Hintli politikacıları protesto etmekteler. Hâdise veya hâdiseler şöyledir: BJP Yeni Delhi medya başkanı Naveen Kumar Jindal, 1 Haziran 2022'te yazdığı bir Tweet'te insanlığın kurtuluş habercisi yüce Peygambere hakaret etti. Ancak gördüğü tepkiler üzerine bunu sildi. Fakat bu geri adım içe sinmemiş olmalı ki adı geçen partinin sözcüsü Nupur Sharma, 5 Haziran günü katıldığı bir TV programında bu mevzuda konuşurken hakareti katmerlendirerek bayağı sözlerle Sevgili Peygamberimize -aleyhisselam- Aişe validemize ve İslâmiyet'e saldırdı. Yaşananlar, elbette infiale yol açtı. Bunun üzerine BJP, medya sorumlusunun işine son verdi, parti sözcüsünü de ihraç etti. Tweet silinmiş, sözler geri alınmış olsa da karar değişmedi. O sırada biz de sosyal medyadan bu tavrı takdir etmiştik. Ancak; bir hukukçu olarak şunu diyoruz: Bu kişiler, katliam veya hırsızlık yapsalardı işlerine yine son verilecek ve partiden ihraç edileceklerdi. Ne var ki orada kalınmayacaktı. Polis de faillerin yakasına yapışıp onları, adalet tecelli etsin diye savcıya teslim edecekti. Arz küredeki Müslümanlar, 2 milyara yakındır. Bu haddini bilmezler, yazdıkları ve söyledikleriyle Müslümanları derinden rencide etmişlerdir. O hakaretler her bir Müslüman'a yapılmıştır. Nitekim bazı İslâm memleketlerinde protesto gösterileri olduğu gibi sesi cılız da çıksa İİT- İslâm İşbirliği Teşkilatı da bu edepsizleri kınamıştır. Bu itibarla yapılan idarî tasarruflar kifayetsiz kalmıştır: Vaziyet o ki ya adlî soruşturma başlatılmamış veya başlamış olsa bile bu duyurulmamıştır. Eğer böyle bir takibat yapılmış olsaydı muhakkak işitilirdi. Dolayısıyla failler, adliyeye sevk edilmediği için suç-ceza dengesi kurulamamıştır. Bu da Hind Müslümanları başta olmak üzere Müslümanların kalbini kanatmaya devam etmektedir. Bundan dolayı Hindistan Hükûmeti, hem 2 milyar Müslümanın ve hem de devletindeki 180 milyon Müslüman Hindlinin duygularını anlamaya çalışmalı ve özür dilemek dâhil gereğini yapmalıydı. Bunu yapmak bir yana tam aksine adalet