"Rabb'im müsaade ederse Erzurum'a gideceğim emmi"

Amcazadesi Dursun Karadayı'nın yeni aldığı kamyonuyla Erzurum'a gidebileceğini duyunca hazırlığını hızlandırdı... Lütfü Hoca: - Abdullah Emmi! Dedim ya, bazen akıl, izan duruyor! Nasipte varsa, olmayacaklar oluyor ve yapacağın bir şey kalmıyor. Koçkanslılar beni nerede görse; "Bak Lütfü Hoca, Verintap'tan çıktığında hemen bize gel! Gönüllü talibiz! Sakın kimseye söz vermeyesin!" diye sıkı sıkıya tembihliyorlardı. O gece de oralı talebem Rasim Hafızın abisi Fazıl Efendi vardı. Duruma şahit olunca, not bırakıp doğru köye gitmiş. Ben bu tarafa hareket ederken göç de o tarafa yola çıkmak üzereydi. Şimdi yerleşmiş olmalılar. - İnanılacak gibi değil! Hadi hayırlı olsun. Kahvaltıya beklerim. - Emmi, Rabbim müsaade ederse Erzurum'a gideceğim sabah namazını müteakiben. - Kiminle, nasıl - Şoseye çıkıp bekleyeceğim. Artık şansıma ne çıkarsa. - Bizim Dursun burada. Yeni kamyon almış. Onunla git. Ben söylerim, çıkarken haber verir. - Eyvallah Emmi! İşte bu da bir rızık, çekmiş getirmiş. - !!! Amcazadesi Dursun Karadayı'nın yeni aldığı kamyonuyla Erzurum'a gidebileceğini duyunca "Tam fırsat!" deyip o da hazırlığını hızlandırdı. İstanbul'daki hocası mektup yazmıştı: "Lütfü Hoca ne yap et, ilk mektep diploması al. Kanunlar durmadan değişiyor. Bütün imamlar, müezzinler kadroya alınacak. Bu bir devlet politikası, er geç her tarafa yayılacak. Sakın ziyan olmayasın! Yarın kapını çaldıklarında 'Şehadetnamem yok!' dediğinde, gözünün yaşına bakmaz, kürsüden alaşağı eder, indirirler. Anlayacağın, medrese tahsilin, senelerce hafızlık yapmanın bir manası kalmayacak. Eski düzeni unut! Herkesi kadroya alacaklar ama bu işin bir şartı var; en az 'ilk mektep' diploması aranıyor Sana git 'Orta mektep, lise, üniversite, hatta ilahiyat' diploması al, demiyorum. İşin ehemmiyetini bilmem anlatabildim mi Tekrar ediyorum; ne et eyle bir diploma al, hazırlıklı ol. İstanbul'dayken 'Okuma yazma sertifikası' aldırtmıştım. Şimdi onlar