Nefise Doktor'umun bir hatırası beni çok tesirine almıştı...

Jale:- Baskı, entrika, soygun ve cinayet ortamında hayal kurmak zordur anne. Hayat sanattan, sanat da hayattan medet umar; bazen bir görüntü veya mısra, bazen tek bir kelime, renk, ses, hareket ayakta kalmanın yollarını açar, gönül telini titretir, nefes almamızı sağlar. Tiyatronun gözde olduğu günler geçmişte kaldı, artık yatıp kalkıp sinema konuşuyoruz. Oysa bir epik tiyatro vardı!.. Politikanın damardan yapıldığı, genellikle güç, şiddet karşısında aydın mesuliyetini işleyen oyunları olurdu.- Bak kızım, birkaç sene önceki tiyatrolar yok diye hasretini çekiyor, yakınıyorsun. Sizin kuşağın kaybettiği bir iki kalem şey ise bizim kaybettiklerimiz sayılamayacak kadar çok. Yani ihtiyarları anlayın, hemen kenara da atmayın. Şimdi dizilerin hâkimiyeti var ekranlarda, yarın bakalım kim kimin defterini dürecek Bekleyip göreceğiz, ömrümüz olursa.- Ya anne sen de hiç affetmiyorsun maşallah.- Hakikatler kızım. Benimsemişsin,Gülümsemişsin,Canın yanmış,Kimse anlamamış.Neye yarar kiBöyle de âdil olunmaz ki! - Nefise Doktor'umun bir hatırası beni çok tesirine almıştı.- Neymiş seni tesirine alan.- Tıbbiyede talebeyken bir eczanede çıraklık yapıyormuş.- Eee!- Şöyle anlattı: "Sağlık ocağının hemen karşısında üç ayrı eczane vardı. Ben o zamanlar tıbbiye talebesiydim. Müsait vakitlerimde "BİZİM ECZANE" denilen eczacıda çalışıyor, harçlığımı çıkarıyordum.- O yaşta hayatın hakikatlerini sezmiş doktor hanım.- Çok akıllı biri anne! Tanışmanı isterim.- Nasip. Söylediğine bakılırsa, dediğin gibi üstün meziyetleri varmış.- Bana anlattı. Diyor ki, bir gün tahminen dokuz on yaşlarında bir kız çocuğu içeri girmek istiyor tereddüt ediyordu. Dikkatimi çekti, camdan onu takip etmeye başladım. Diğer eczanelere girip çıkması bir oldu. Elinde reçete ile dolaştığı belliydi. En son bize geldi. Çocuğun elinden reçeteyi alıp sisteme girdim. "Yirmi