"Hani bu köyden çıkmayı düşünmezdin, ne oldu"

"Bundan sonra çocukların köye gelip gitmeleri zor olacağa benziyor. En iyisi biz gidelim, çocuklarımızın işlerini kolaylaştıralım." Hayriye Hanım:- Kendilerinden bir şey duymadım ama gelinin ailesi de kızlarının burada, kayınpederinin yanında kalmasını istemiyorlarmış. "Kocası nerede, hanımı da yanında olsun..." diyorlarmış.Lütfü Hoca:- Ben İstanbul'a gittiğimde iki seneye yakın o kadar çocukla kaldın ama.- Biz mecburduk! Gelirimiz yoktu. Bunlar öyle değil. Oğlumuz muallim. Rahat geçinip giderler.- Öyledir. Hem şer'an da karı kocayı ayrı tutmak münasip değil.- Mehmet Zeki'ye gelince; analık hissiyatım kabardı. Bir hoş oldum. O çok küçük! Dayanır mı dersin- Abisini de gelini de çok seviyor. Onların yanında yabancılık çekmez.- Hadi diyelim gitti ve bizleri de aramadı. Peki onlara ne faydası olacak- Bence çok! Bir kere kalabalık, oturmuş bir aile görüntüsü kazanmış olurlar. Öbür türlü iki genç çocuk deyip musallat olanlar çıkabilir diye endişeleniyorum. Çocuklu aileyle kimse alakadar olmaz!- Neler de düşünürmüşsün öyle! Kimin aklına gelir böyle incelikler- Hocalarımın tasarrufu...- Âmennâ.- Hem bu sene olmasa da yakında buralardan hicret edip gideriz gibime geliyor.- Hani bu köyden çıkmayı düşünmezdin, ne oldu- Ne olacak şartlar da, dünya da çok değişti. Hafız, Sagıp İstanbul'da iş tuttu, Ragıp Afyon'a gidiyor. Bundan sonra köye gelip gitmeleri zor olacağa benziyor. En iyisi biz gidelim, çocuklarımızın işlerini kolaylaştıralım.- Başka bir şeyler de vardır muhakkak!- Başka şeyler de var elbet! Bu taya yakma meselesi benim canımı çok yaktı, nâhak yere insanları ağlatmak olacak şey değil! Evimize hiçbir sebep yokken küfür dolu yazı atıldı. "Nikâh kıydım" diye mahkemeye verildim, gelinimizin öz amca çocuğu Şinasi'nin dağda katledilmesi unutulacak gibi değil! Şimdiye kadar konuşup dile getirmesem de buraların huzurunu, benim de keyfimi fena kaçırdı hepten.- Rüyamda görseydim inanmazdım, neler söylüyorsun Yirmi seneye yaklaştık neredeyse ilk defa "çıkalım"