"Ah! Saadet Hemşire" diye inledim!..

Başımı yastığın üzerinde kaldırdım nemli gözlerle:"Ah! Saadet Hemşire" diye inledim. Sesimin tonundan mı ne Saadet Hanım şaşırdı, getirdiği şırıngaları bir kenara bırakarak, saçlarımı okşadı anneciğim gibi ve telâşla; "Niçin ağladığımı, rüyamda fena bir şey mi gördüğümü..." sordu. Onun hoş çehresi, niye ağladığımı anlamak için gösterdiği samimiyet, gözyaşlarımın daha çok akmasına sebep oldu. Kendi kendimden utanıyor, nasıl olup da bir dakika önce bu güzel kalpli, güzel insanı sevmediğimi, onun her şeyini çekilmez bulduğumu bir türlü anlayamıyordum. Şimdi ise tersine, her şeyi bana hoş geliyor, hatta sokaklarda gördüğümde yönümü değiştirdiğim başörtüsü, iyiliğinin söz götürmez bir delili gibi görünüyordu gözüme.Tanju'nun anlattıklarından hareketle ona "Fena bir rüya gördüğüm için ağladım" dedim, yalan söyledim. "Pek sevdiğim kayınvalidem ölmüş de onu gömmeğe götürüyorlarmış..." Kayınvalidemin vefatı hakikat olsa da nasıl bir ruh hâlinde idiysem rüyayı uydurma ihtiyacı duymuştum. Anlattıklarımdan müteessir olan hemşire, saçlarımı okşayıp avutmağa başlayınca, bu uydurduğuma ben de inandım ve sahiden ağlamaya başladım.Hemşire Hanım, nazımla oynuyordu. Neden sonra müsaade isteyip ayrılınca yatağımda doğrulup tefekkür ettim. Gözyaşlarım biraz dinse de uydurduğum o korkunç rüyanın tesirindeydim hâlâ. Kaç gündür bu hastane odasında yaşadığım gelgitlerden ve birbirine zıt acı düşüncelerden bir türlü kurtulamıyordum.O sempatik Saadet Hemşire, aklımda ufak tefek, temiz, titiz, daima ciddî ve hürmetkâr biri olarak kalacaktı... Cahil cühelayla nice yıllarım,Boşa harcandı, ziyan oldu gitti!Çiçek çiçek topladığım