"Mucize" nedir

"Mu'cize" kelimesi, cemiyet içerisinde, bilhassa son deprem haberlerinde, yerli-yersiz kullanıldığından, bugün size, onun hakkında biraz bilgi vermek istiyoruz: "Mu'cize": "Allahü teâlânın izniyle, Peygamberlerden (aleyhimüs-selâm), Peygamberliklerine delîl olarak meydâna gelen hârikulâde (olağanüstü) hâller"e denir.Dâru'l-Fünûn müderrislerinden (yanî eski İstanbul Üniversitesi profesörlerinden) Seyyid Abdülhakîm bin Mustafâ (rahmetullahi aleyh) buyurmuştur ki:"Allahü teâlâ, her şeyi bir sebep altında yaratmaktadır. Bu sebeplere, iş yapabilecek te'sîr, kuvvet vermiştir. Bu kuvvetlere, tabî'at kuvvetleri, fizik, kimyâ ve biyoloji kanûnları diyoruz. Bir iş yapmamız, bir şeyi elde etmemiz için, bu işin sebeplerine yapışmamız lâzımdır. Meselâ, buğday hâsıl olması için, tarlayı sürmek, tohum ekmek, ekini biçmek lâzımdır. İnsanların bütün hareketleri, işleri, yüce Allah'ın bu âdeti içinde meydâna gelmektedir.Cenâb-ı Hak, her şeyi bir sebep altında yaratmakla birlikte, istediği zaman, sevdiği insanlara, ikrâm için, ya'nî iyilik olsun diye ve azılı düşmanlarına da mekr-i İlâhî olmak üzere, bazı "Hâriku'l-âde (yani fevka'l-âde, âdet dışı, olağanüstü)" şeyler verebilir. Ya'nî bunlar için âdetini bozarak, sebepsiz şeyler de yaratabilir. Meselâ:1- Peygamberlerden, âdet-i İlâhiyye dışında, fakat kudret-i İlâhiyye içinde bazı şeyler meydâna gelir. Bunlara "Mu'cize" denir. Peygamberlerin (aleyhimüsselâm) mu'cize göstermeleri lâzımdır.2- Peygamberlerin ümmetlerinin Evliyâsında, âdet dışı meydâna gelen şeylere, "Kerâmet" denir. Evliyânın kerâmet göstermeleri lâzım değildir. Zâten bunlar da, kerâmet göstermek istemezler, Allahü teâlâdan utanırlar.Büyük âlim ve velîlerden Mevlânâ Abdurrahmân Câmî'nin de ifâde ettiği gibi, Peygamberimizin ümmetinin Evliyâsında hâsıl olan "kerâmet"ler, aslında hep onun "mu'cize"leri sayılmaktadır. Çünkü, kerâmetler,