Hukukun ekonomiye maliyeti

Davaların uzun süre çözüme kavuşturulamaması, iyi niyetli olmayanlara cesaret verir. Mevcut hukuk sistemimiz maalesef alacaklı değil, borçlu dostu bir sistemdir. Bazı büyük ticari davaların 7-8 yıla yakın devam ettiği görülüyor. Yargılamanın hızı, davaların süratli çözümü, adaletin hızlı tecelli etmesini sağladığı gibi ekonomik olumlu sonuçlar da yaratacaktır. Davaların uzun süre çözüme kavuşturulamaması, iyi niyetli olmayanlara cesaret verir. Onların mantığına göre, haksız olduklarını bilmektedirler ancak en az 7-8 senede çözülecek bir dava sonuçlanıncaya kadar 'kim öle kim kala'dır. Davaların çözümünün uzun sürmesine bir de enflasyon eklenince, borcunu ödeyecek, verdiği zararı tazmin edecek parası olmasına rağmen ödememeyi 'şeriatın kestiği parmak acımaz' diye de kendince bir de hukuki gerekçe bularak 'ödememe'yi tercih eder.Yıllık enflasyonun 80'lere dayandığı ortamda her ne kadar 15,75 olan yasal temerrüt faiz oranı ile karşılanamayan aşkın (munzam) zararın tazmini için TBK md 122 gereği ayrı bir tazminat davası açma hakkı bulunsa da bu davanın da yıllarca süreceği ortadadır.BORÇLU DOSTU SİSTEMMevcut hukuk sistemimiz maalesef alacaklı değil, borçlu dostu bir sistemdir. Aslında bir hukuk sisteminin alacaklı mı yoksa borçlu dostu mu olduğu, hukuk usulü yasaları ile alacağın takibiyle ilgili olan icra ve iflas hukuku kurallarının değerlendirilmesi ile bulunur. Davaların hızla çözümünü emredici kurallar ve kısa sürelerle istismara engel olacak itirazlara yer vermeyerek şekilde düzenleyen yargılama sistemi alacaklı dostudur. Alacak takiplerinde sürekli itirazlar ve borçluyu değil, alacaklıyı sürekli bir yükümlülükle yoran, esasa etkili olmayan aşırı şekilci kurallarla alacak takibi zorlaştıran icra iflas hukuku kuralları alacaklı değil, borçlu dostudur.Bizde günlük ve sosyal hayatta maalesef görünüşe, şekle hak ettiğinden daha fazla önem verilir. Bu hukukta da geçerlidir; 'usul esastan önce gelir'. Oysa önemli olan 'esas'tır, 'şekil' değil.Durum böyle olunca da özellikle ticari davaların çok hızlı bir şekilde çözülmesi gerekirken, ortalamanın üzerinde sürdüğü, bazı büyük ticari davaların 7-8 yıla yakın devam ettiği, Yargıtay'ın bozma kararı vermesinden sonra bir 7-8 yıl daha yargılama sürecine girildiği görülmektedir.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6802746;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6802746;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarprof-dr-erol-ulusoyhukukun-ekonomiye-maliyeti-6802746' });Bazı büyük inşaat projelerinde yargısal sorunlar çıkmaya başladıktan sonra inşaatlar durmakta, yıllarca yargısal bir çözüm beklemekte, bu arada yatırımcılar, inşaat projesinden konut satın alanlar, kredi verenler, alacaklı taşeron firmalar veya tedarikçiler herkes mağdur olmaktadır. Mağdur olanlar da doğal olarak kendi alacaklılarının mağduriyetine neden olmakta ve bu böylece zincirleme devam etmektedir.Meşhur Tatlıcı Tower projesindeki miras hukuku sorunu halen çözülemediği için projeyi yürüten inşaat şirketinin iflasına karar verilmiştir.Garanti Koza İnşaat'in İstanbulEsenyurt'taki Kozapark Projesi tamamlanamadan yargıya intikal etmiş, yıllardır çözülememiş, 2021 yılında şirketin iflasına karar verilmiş, o karar da şimdi yeniden istinaf ve temyiz yollarından geçecek yıllarca çözüm bekleyecektir.Yine Dumankaya ve Fi-Yapı'nın İstanbulEsenyurt'taki projeleri de hukuki uyuşmazlıklar nedeniyle yarım kalmıştır.Bu inşaat projelerindeki hukuki uyuşmazlıkların nedeni çok farklıdır; kimisinde aynı konut birden fazla kişiye satılmış, kimisinde inşaat şirketi almış olduğu kredinin teminatı olarak satışını yaptığı konutlar üzerinde ipotek koydurmuş ya da alacaklıları konut üzerine haciz koydurmuşlardır. Verdiği krediye karşılık bankaların tapuda malik olarak müteahhidin gözüktüğü taşınmaz üzerine ipotek koymasında bir usulsüzlük ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ama müteahhit haricen satış yaptığı, satış bedelinin tamamını tahsil ettiğini bildiği taşınmaz üzerine, bu durumu bankadan ve konutu satın alandan gizleyerek ipotek koydurmaktadır. Kimi inşaat şirketine FETÖ iltisakı