"İL GİDER, TÖRE KALIR!"

Devletin hâkimiyet sıfatı değişirse, devlet de değişmiş olur mu Yani devlet öncekinin devamı sayılır mı Geçenlerde Suudi Arabistan hükûmeti, devletin kuruluş tarihini (belki İngiltere'nin rolünü unutturmak adına) 1932'den daha gerilere, 1727'ye çeken bir kararname neşretti. Bu tarih, kralın büyük dedesi Muhammed bin Suud'un, Arabistan'ın şarkında küçük bir kasaba olan Der'iyye'nin emîri olduğu tarihtir. Buna göre, Suudi Arabistan Krallığı, bu emîrliğin devamı olmuş oluyor. Evvelce bu histeriyi yaşayan başkaları da olmuştu. 1970'lerde İran, Pers; Tunus, Kartaca ve Irak da Babil İmparatorluğu'nun devamı olduğu iddiasındaydı. XIX. asırdan itibaren Fransız cumhuriyeti, Şarki Akdeniz'de Haçlı seferlerinden kalma hakkı olduğunu iddia etmiş; İtalya, kendisini Roma'nın vârisi sayarak Afrika'yı istilaya kalkışmıştı. Devletin halefiyeti Devletin, ülke, halk ve hâkimiyet olmak üzere üç unsuru vardır. Ülkenin bir tabii afetle yok olması veya halkın tamamının ölmesi gibi bunlardan birini kaybetmesi ile devlet ortadan kalkar. Hâkimiyet unsuru ise, fesih, bölünme, birleşme, ilhak ve iltihak gibi yollarla ortadan kalkabilir. Bu takdirde, yani devletin milletlerarası hukuki şahsiyeti ortadan kalkınca, devletin intikali veya devletin halefiyeti (vârisliği) meselesi ortaya çıkar. Anayasa ve milletler hukukunda çeşitli cihetlerden ele alınmıştır. Çekoslovakya, kendini feshedip; yerinde Çekya ve Slovakya diye iki devlet kuruldu (1992). Yugoslavya, 6 devlete ayrıldı (1990). Tanganika ile Zengibar, Tanzanya adıyla birleşti (1964). 1965'te Singapur, Malezya'dan; 1971'de Bangladeş, Pakistan'dan ayrıldı. 1910'da Japonya, Kore'yi; 1938'de Almanya, Avusturya'yı ilhak etti. 1990'da Doğu Almanya, Batı Almanya'ya iltihak etti. Devlet benim! Peki ilk ikisi mevcut iken, 3. unsur olan hâkimiyetin şekli ve ruhu değişirse ne olur Hâkimiyetin şekli değişse bile, devlet devam eder. Anayasa hukukunda, devletin devamlılığı prensibi, (continuity of statehood) devletin şahıslardan ayrı bir hükmi şahsiyeti bulunmasının neticesidir. İdareciler değişse de devlet değişmez. Yani devlet adına yapılan tasarruflar, antlaşmalar, kanunlar, tayinler, rütbe ve madalyalar yerinde kalır. "L'Etat, c'est moi" (Devlet, benim!) diyen Fransa Kralı XIV. Louis, ölüm döşeğinde "Je m'en vais, mais l'Etat demeurera toujours" (Ben gidiyorum, ama devlet bâki kalacak!) demişti. Eski Türkler "il gider, töre kalır" derdi. Yani hükûmet değişir, hukuk aynı kalır. Bazılarına göre devlet, zihnin eseri olan hayali bir şeydir. Esas olan onun ete kemiğe bürünmüş hâlini teşkil eden otorite (hâkimiyet), yani hükûmettir. Şu hâlde hükûmet ile devlet farklı şeyler değildir. Bazıları devlet ile hükûmeti ayırır. Mesela cumhuriyet, devlet; demokrasi ise hükûmet şeklidir. Monarşik demokrasi olabileceği gibi; otoriter cumhuriyet de olabilir. Böyle bile olsa, rejim değişikliği, sıradan hükûmet değişikliği gibi görülebilir mi Kutu Ah Wilson Ah! Bir devlete ait toprakların tamamı veya bir kısmı, başka bir devletin eline geçince, burada bir devamlılık değil; bir halefiyet mevzubahistir. Aynı şekilde bir devlet (Yugoslavya, Sovyet Rusya, Çekoslovakya) gibi parçalanırsa, her bir parça, önceki devletin devamı değil; ama halefi (vârisi) sayılır. I. Cihan Harbi'nden sonra Wilson'un self-determinasyon prensibinin de katkısıyla eski imparatorlukların üzerinde pek çok yeni ulus-devlet kurulmuştur. II. Cihan Harbi sonrasında da klasik sömürgeciliğin sona ermesiyle benzeri bir vaziyet ortaya çıktı. Roma, Cengiz, Timur imparatorlukları gibi, Avusturya, Rusya ve Osmanlı imparatorlukları da dağıldı. Üzerinde irili ufaklı devletler kuruldu. Avusturya-Macaristan yıkıldığı zaman, Avusturya Cumhuriyeti anayasası, imparatorluğun devamı olduğunu deklare etmişti. Yugoslavya dağıldığında, Sırbistan ve Karadağ'ın eski Yugoslavya'nın devamı olduğu iddiası, BM tarafından reddedildi; ama Sovyetler dağıldığında, Rusya'nın bu devletin devamı olduğu kabul gördü. Yeni kurulan devletlerin, evvelce imzalanan anlaşmaların devamını kabul etmesinde hep problem çıkmıştır. 1978 tarihli milletlerarası Viyana Mukavelesi, yeni devletin halefiyeti prensibini kabul eder. Milletlerarası hukuktaki tanıma başka şeydir. Yeni ortaya çıkmış bir devletin, diğer bir devlet veya devletlerce hukuki ve siyasi muhatap alınması demektir. Bu bir kabul meselesidir; aksi, realiteye, yani o devletin varlığına ve faaliyetine pek tesir etmez. Mesela Lozan Muahedesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin Batı bloku tarafından tanınmasına dair bir senettir. Kutu Tek başına görmek Değişen hükümdar değil de rejim ise Bu hâlde hâkimiyetin ruhu değişmiş demektir. İlim adamlarının bir kısmı bunu mühimsemez, bu üç unsuru mevcut olduğuna göre, devletin devam ettiğini söyler. Öyleyse Robespierre Fransa'sı, Krallık Fransa'sının; Sovyet Rusya, Çarlık Rusya'nın; Avusturya, Habsburg İmparatorluğu'nun; Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu'nun devamıdır. Abbasi İmparatorluğu evvela dağıldı; sonra merkezi Moğolların eline geçti. İlhanlılar, Abbasilerin devamı sayılır mı Endülüs, İspanyollar tarafından işgal edildi. Üstelik mahalli müesseseler, Arapça ve kadılar dâhil, yerinde bırakıldı. İspanya Krallığı, Endülüs Sultanlığı'nın devamı mıdır Fransız ihtilalcileri, kendilerini