Yaz sezonundan birkaç anekdot

AK Parti iktidarı öncesi başörtülü kadınlara yönelik uygulanan 'başını aç' baskısını hatırlarsınız. Bu baskı Sayın Cumhurbaşkanımızın özgürlükçü duruşu sayesinde çözülmüş olsa da dini hassasiyetlerine uygun bir şekilde tatil yapmak isteyenler için bu mahalle baskısı maalesef halen devam etmektedir. Muhafazakar bir anlayış içinde tatil yapmak isteyen aileler için olması gereken en önemli hususlardan biri de kadınlara özel plaj seçeneğidir. Kadınlar kendilerine özel plajda rahatça denize girmek ve yabancı gözlerden uzakta güneşlenmek istemektedir. Ama gel gör ki bu hassasiyetle oluşturulmuş tesis ve plaj sayısı oldukça az ve olan tesisler de diğerlerine oranla oldukça pahalıdır. Bu konseptte hizmet veren işletmeler de sürekli bir mahalle baskısına maruz kalabilmektedir. "Ruhuyla bizim olan, geçmişten bize kalan fakat eskimeyen bir özdeyişimiz vardır. "Marifet iltifata tabidir" sevgili okurlarım. Bu özdeyişten yola çıkarak Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nin Sürmene'de uygulamaya koyduğu kadınlar plajını alkışladığımı ve öncelikle Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu Bey'e ve Sürmene Belediye Başkanı Rahmi Üstün Bey'e çok teşekkür ettiğimi ifade etmek isterim. Kadınlar plajı ülkemizde bir ihtiyaç mı Evet ihtiyaçtır. Hem de büyük bir ihtiyaçtır. Kadınlara pozitif ayrım yapacak şekilde, ayrı bir ortamda sadece tercih eden kadınların denize girebileceği ve rahatlık içinde davranabilecekleri bir alanın oluşturulması çok zor olmasa gerek Bu işlem ucuz bir brandayla bile yapılabilmektedir. Peki, öyleyse neden yapılmıyor Dertlinin derdiyle dertlenmek gerek! Yerel seçimler geliyor... Bilhassa sahil kenarında bulunan belediyelerimizin birincil önceliği kadınlarımızın bu ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenleme yapmaları olmalıdır. Bir diğer husus, özellikle tütün ve alkol konusunda var olan kanunlara da maalesef yeterince uyulmuyor. Yetkililer yetkilerini yeterince kullanmıyor olsa gerek ki, tüm açık alanlar adeta meyhaneye dönüşmüş vaziyette. Bu durumun önlenebilmesi için, kanunlarımızın titizlikle uygulanması gerekir. İstanbul Valimiz bu hususta güzel bir çıkış yaptılar. Mevcut kanunun gereklerini hatırlattılar. Şükranlarımı arz ediyorum, sağ olsunlar. İstanbul Valimizin yapmış olduğu açıklama malumun ilanı olup mevcut hukuku hatırlatmaktan başka bir şey değildir. Mevcut mevzuatımıza göre açık alanlarda ancak ve ancak belli zamanlarda izin alınmak suretiyle alkol alınabilir. Aksi halde alkol almak mümkün değildir. Bu hatırlatmayı hukuka aykırı bulan baroyu da kınıyor, mevcut kanunu okumaya davet ediyorum. Bazı konularda bir uygulamanın olması, hiç olmamasından daha kötü. Bakınız, herkesin temiz hava soluyabilmesini önceleyen "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun" ne söylüyor Kanuna göre, açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünlerinin kullanılması yasaklanmıştır. Öte yandan baktığınızda stadyumda maç seyreden yetkililerin hemen yanı başında sigara dumanı adeta mangal olmuş. Bu minvalde, bahsetmemiz gereken bir diğer konu ise, açık alan ve kapalı alan uygulamasıdır. Kanunlarımıza 2008'de, Avrupa Birliği mevzuatına ise de 2009 yılında girmiş olmasına rağmen açılır kapanır mekanlar ülkemizde hala açık alan olarak kabul ediliyor. İşin garip tarafı dumansız bir şekilde, "duman altı olmadan" yemek yemek isteyen, çay içmek isteyenlerin bu talepleri maalesef karşılanamıyor. Ortaya çıkan manzarada sahil kesimlerinde deniz gören veya tercih edilen tüm açık alanların sigara içenlere tahsis edildiği gibi çarpık bir durum var.