Şimdi tam zamanı

Köşemi her daim pragmatik ve sağlıklı bir zeminin sesi olmak için kullanma gayretindeyim. Ekseriyetle insan, doğa ve dolayısıyla dünyamızı tehdit eden sağlıksız konuları ele almaya çalıştığımı bilirsiniz. Ve sevgili okurlarım, bilirsiniz ki, ben bir "Dumansız Hava" sahası neferiyim! Bilvesile, TBMM'de 3.1.2008 tarihinde kabul edilen, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda değişiklik yapan 5727 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun'un kabul edilmesinin yıldönümünde bu hassasiyetimi yinelemek istedim. Vazgeçmeyen zulüm imparatorluklarına karşı vazgeçmeyen bir direniş ile tütüne ve tüm sağlık tehdidi unsurlarına karşı mücadele edebilmeliyiz diye düşünüyorum. Neyse ki yalnız değiliz. Sayın Cumhurbaşkanımız gibi bir millet ve insanlık sevdalısının önderliğinde güvenli adımlarla mücadelemizi verme imkanına sahibiz. Birçok mücadele yöntemi geliştirilebilir bu tehditler karşısında: işyerlerinde, evlerde, ya da kamusal alanlarda tütün ve tütün mamüllerinin kullanımına rıza göstermeyen bireyler de, halkının sağlığı için bu ürünlerin ulaşılabilirliğini kısıtlayan yönetim anlayışları da bu tablonun güç kaynaklarıdır. Tam da bu ulaşılabilirlik konusunda bakın DSÖ ne diyor: Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi tütüne talebin azaltılması için fiyat ve vergi önlemlerinin özellikle gençlerin sigaraya başlamasını önleme konusundaki etkisinin büyük olduğuna dikkat çekmektedir. Fiyatlarda yüzde 10'luk bir artışın tütün kullanımında yüksek gelirli ülkelerde yüzde 4, orta ve düşük gelirli ülkelerde ise yüzde 5'lik bir azalışa neden olduğu ve fiyata duyarlı düşük gelir grubundaki bireyler ve gençlerin tütün ürünlerine erişebilirliğini azalttığı bilinmektedir. Geçtiğimiz günlerde Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi'ne (Yİ-ÜFE) göre güncellenen ÖTV listesinde tütün ürünlerinin asgari maktu ÖTV tutarı 6 aylık Yİ-ÜFE olan yüzde 47,4 oranında artırıldı. Bu adım tütün ürünlerinde fiyat artışı ve dolayısıyla tüm bireyler ve haliyle çocuk ve gençler için tütün ürünlerine erişebilirliliğin azaltılması anlamına gelmektedir. Hukuki metinlerle toplumu zararlı alışkanlıklardan korumaya çalışmak gençliğimiz ve geleceğimiz için elzem bir husustur. Bu yönde Anayasamızın 58. maddesinin gereği olarak "gençliğin korunmasına yönelik" hükümleri de açıktır. Bunun gereği olarak tütün ve tütün mamullerine yönelik vergi artışı kararı nedeniyle başta Sn. Cumhurbaşkanımıza, Hazine ve Maliye Bakanımıza ve tüm paydaşlarına yürekten teşekkür ediyorum. Bir diğer önemli husus ise; yasaların, yasakların ve ilgili politikaların anlaşılıp uygulanabilmesi ve denetim mekanizmalarının doğru işletilmesidir. Dumansız Hava Sahası Yasası'nın uygulamaya girmesiyle sigara kullanım oranı yüzde 32'lerden 27'lere düşmüştü, 2013 sonrası tütün kartellerinin taktikleri ve yasayı uygulayıcıların kısmen keyfi tutumları ve kısmen diğer hususlara bağlı olarak tekrar yüzde 32'lere ve belki daha da yukarılara çıkmış durumdadır, maalesef. Uygulamada gevşeklik söz konusu olduğunda bu ciğerlerimize mal oluyor. Ne yazık ki kimi idareciler kendi insiyatifleri ile yasanın ihlalini örtbas ediyorlar. Ne yazık ki adliyede, emniyette, Meclis'te, kamu binalarında ihlaller artık "aşikar bir şekilde" oluyor. Kahvehanede, vatandaş kendi oto kontrol sistemini kurmuş durumda. Üzülerek söylüyorum, bazı bakanlıklarda bile alenen sigara içiliyor. Yasayı, hukuku uygulamak durumunda olan hakim veya savcılardan duruşma esnasında veya makamında sigara içenleri sıkça duymaktayız. Cumhurbaşkanımızın söylediklerini alt kademeler, uygulayıcılar tam anlamıyla uygulamıyor. Ya da bir ciddiyet zaafiyeti var sanırım. Yine de,