Merhaba yâ şehr-i ramazan!

Sevgili okurlarım on bir aydır hicranı çekilen, hasretle beklenen, son iki aydır ise "Yarabbi bizi Ramazan-ı şerife eriştir ve onu bize mübarek kıl" diye dua ettiğimiz "on bir ayın sultanı"na bir defa daha merhaba diyoruz... Cenab-ı Hak cümlemize ve İslam âlemine bereketlerini nasip eylesin. Bu ayda mağfiret olunmayan ne zaman mağfiret olunur buyurulmuştur. Bu mübarek ayın kıymetini bilmeli, anlamalı, idrak etmeli, hiçbir anını boş geçirmemelidir. Ramazan sözü beş harftir. R: Allahü tealanın rıdvanına yani razı olmasına M: Allahü tealanın muhabbetine D: Allahü tealanın dımanına yani korumasına Elif: Allahü tealanın ülfetine N: Allahü tealanın nuruna işarettir... Âlimler buyurdular ki: Ramazan-ı şerif insanlar arasında peygamberler gibidir. Şehirler içinde Harem-i şerif gibidir. Peygamberler günahkârlara şefaatçi olduğu gibi ramazan ayı da oruçlulara şefaatçi olacaktır. Kalp mağfiret ve imanla süslüdür. Ramazan ayı da Kur'ân-ı kerim okumak nuru ile süslenmiştir. Kıymet bilen kazanır... Ramazanın ruhunu yakalamak! Ramazan ayı günün belli saatlerinde yemek içmek ve maddi zevklerden kesilmektir. Yani bir bakıma hareketsizliktir. Aslında hareketsiz kılınacak organlardan biri de dildir. Ecdadımız buna çok dikkat ederdi. öyle ki dilleri, ramazanda zikir ve ibadet dışında neredeyse konuşmaz olurdu. "Ya hayır söyle ya sus" sözü, ramazanda sanki baş tâcı yapılırdı. Dolayısıyla insanlar bu ayda hep ibadet, taat ve zikirle meşgul olurlardı. Eli iş görse de kalbi ve dili hep Rabbini anardı. Şanlı peygamber efendimiz "Ramazan ayını nasıl geçirirseniz diğer aylarınız da öyle geçer" buyurmuştur. Bu itibarla Ramazan-ı şerifi en güzel şekilde değerlendirmek, dili güzelliklere alıştırmak, malayani ve boş sözlerden uzak durmak, kalp kırmaktan, gönül yıkmaktan, dedikodu ve gıybet etmekten sakınmak en temel hasletlerimiz olmalıdır. Yunus Emre'nin dediği gibi, söz gönüllere girmeli gönüller inşa etmelidir. Yoksa bir sözle altını pul eylersin! Gel ahi ey şehriyari Sözümüzü dinle bâri Hezâr gevher ü dinârı Kara toprak ede bir söz Ramazan-ı şerifin ruhunu yakalayabilmek için azaları her türlü kötülük ve fuhşiyattan menetmek gerekmektedir. Suretin yanında bir de can vardır. Hiç kimse surete kapılıp kalmaz. Onu size sevdiren, beğendiren birlikte kılan ahlakıdır, davranışlarıdır ve muhabbetidir. Bu itibarla Ramazan-ı şerifi sadece açlığını ve iftar yemeğini düşünerek geçirmemelidir. Onun ruhunu yakalamayı şiar edinmelidir. Mesela iftar vermenin faziletini düşünerek hareket etmelidir. Zira bir hurma, bir zeytin ve bir yudum su ile bir oruçluya iftar vermenin sevabı ölçüye hesaba gelmez. Ünlü Abbasi halifesi Harun Reşid bir ramazan günü Behlül Dânâ hazretlerini çağırtmıştı. Uzun süre sohbet ettiler.