İbni Teymiye

İbni Teymiye ve kitapları, günümüzde bilhassa kendilerine Selefiyeci diyen mezhepsizlere kaynak olmaktadır. Mezhepsizler onu övmekte hatta "İslam müceddidlerinin piri!" diyerek sunmaktadırlar. Nitekim Eshabın en yükseği Hazreti Ebu Bekir efendimiz ve pek çok sahabi için lakayt ve hatta aşağılayıcı bir dil kullanan Nurettin Yıldız, sıra İbni Teymiye'ye geldiğinde onu korumak ve kollamak için çırpınmakta yaldızlı ifadelerle övmektedir (Bu hususa haftaya geniş bir şekilde değineceğim inşallah.) Geçen hafta Selefîliğin ne olduğundan ve sinsi bir şekilde "Selef-i salihin"in yoluymuş gibi kullanıldığından bahsetmiştim. Selefiyecilerin baş tacı ise Takiyyuddin İbni Teymiye'dir (v. 7281328). Dolayısıyla İbni Teymiye'nin iyi bilinmesi ve anlaşılması gerekmektedir... Aslında İbni Teymiye İslam tarihinde leh ve aleyhinde en fazla konuşulan isimlerin başında gelmiştir. 1263 yılında Şam-Harran'da doğan İbni Teymiye, Hanbeli mezhebinin güçlü âlimlerini içerisinde barındıran bir aileye mensuptur. Babası başta olmak üzere birçok hocadan ders almış mezun olunca ilk olarak 1284'te Sükkeriyye Darülhadisi'ne hoca olarak atanmıştır. Bir yıl sonra da Emeviye Camii'nde tefsir dersleri vermeye başladı. Şöhreti kısa sürede Dımaşk başta olmak üzere birçok İslam memleketine yayıldı. Ancak XIV. yüzyılın başlarından itibaren ilmi ve fikri tartışmaların içerisine girdi. Mensup olduğu Hanbeli mezhebinden ayrıldı. Ehl-i Sünnet'in itikadi mezheplerine özellikle de Eş'ariliğe sert tenkitler yöneltti. Sıfatlar ve müteşabihat meselesinde güya Selef-i salihînin usulünü benimsediğini iddia ederek âyet ve hadisleri sadece zahirî anlamları ile açıklamaya başladı. Tevili reddetti. Verdiği fetvalarla birçok meselede mezhepler arası icmaya muhalefet etti. Mevcut İslami disiplinlerin hemen tamamına itirazları olan İbni Teymiye en sert eleştirilerini ise tasavvufa yöneltti. İbni Arabi ve Sadreddin Konevi başta olmak üzere pek çok tasavvuf erbabını açıkça tekfir etti. Allahü teâlâyı insan suretinde algılama ve O'na mekân isnat etmesinden dolayı çeşitli devlet adamları ve kadıların katıldığı meclislerde birçok kez muhakeme edildi. Ehl-i sünnet akidesine muhalif görüşlerinden ve icmaya aykırı fetvalarından dolayı farklı zamanlarda defalarca yargılanıp hapisle cezalandırıldı. 26 Eylül 1328'de hapishanede iken vefat etti. İbni Battuta, İbn Hacerü'l-Heytemi, Takiyyuddin es-Sübki, Tacüddin es-Sübki, Kemaleddin İbnü'z-Zemlekâni, Şihabuddin İbn Cehbel ve Ebu Hayyan gibi muasırı olan âlimler tarafından görüşleri tenkit edilen ve fikirleri çürütülen İbni Teymiye, bu reddiyelerin de tesiriyle itibarını büyük ölçüde kaybetti. Osmanlı'nın son dönemlerinde Hicaz'da ortaya çıkan Muhammed bin Abdülvehhab'ın başlattığı hareket, İbni Teymiye'nin fikirlerinin yeniden canlanmasına zemin hazırladı. İbni Abdülvehhab'a nisbetle Vehhabilik olarak tanınan ve zamanla siyasi bir boyut kazanan hareket Suudi Arabistan Krallığı'nın kurulmasında da etkili olacaktır... Akılalmaz hezeyanları! Mezhepsiz olanlar mezhepsizlerin yolunda giderler. SelefilereVehhabilere göre, İbni Teymiye, içtihatlarıyla İslami ilimlerin gelişmesine katkıda bulunan bir müctehittir. İslami anlayış ve yaşayışlarını İbni Teymiye'nin belirlediği esas ve verdiği fetvalar üzerine bina edenler, Maturidi ve Eş'âri mezhebine müntesip Müslümanları "ehl-i bid'at" olarak nitelemektedirler! Buna karşılık İbni Teymiye'nin itikadi görüşleri de Ehl-i sünnet âlimleri tarafından devamlı bir surette tenkit edilmiştir. İbni Teymiye, Allah'ın aslanı Hazreti Ali efendimize karşı akılalmaz bir şekilde edepsizce iftiralarda bulunmaktadır. Nitekim "Minhacü's-Sünne en-Nebeviyye" adlı kitabında Hazreti Ali için "Din için değil koltuk için savaşa girmiştir" demektedir. Yine aynı kitabında "Hazreti Ali kötü bir hâlde olmasaydı birçok sahabe, birçok tabiin ona küfretmez ve ondan nefret etmezlerdi" demiştir. Yine aynı kitapta diyor ki: "Ali'nin, Beni Mugayire'den bir kız isteyip evlenmesinin nedeni Fatıma'ya zarar verme niyetindendir!" Ünlü hadis âlimi İbni Hacer el-Askalani, "Ed-Dürerü'l-Kâmine" adlı kitabında şöyle diyor: "İbni Teymiye, Hazreti Ali'ye on yedi meselede karşı çıkmıştır. Hazreti Ali'nin bu on yedi meselede Kur'ân-ı Kerim'e karşı geldiğini iddia etmiştir." İbni Hacer bundan sonra "Âlimler, Hazreti Ali hakkında böyle bir iftira için İbni Teymiye'nin münafık olduğunu söylemişlerdir" demiştir. İbni Teymiye'nin hışmından yine Eshabın en büyüklerinden Hazreti Ömer efendimiz de nasibini almıştır. "Ömer çok yanılmıştır" diyerek, İmam-ı Ahmed'in bildirdiği "Allahü teâlâ, doğru sözü, Ömer'in dili üzerine koymuştur" hadis-i şerifine karşı gelmiştir. Eshab-ı kiramın çoğu, ictihad ile anlaşılacak işlerde yanılmış olsa da, onların yanılmaları, ictihadi mesele idi. İctihadda müctehidin yanıldığı bilinemez. Çünkü ictihad ictihad ile nakzedilmez. Bunun için, müctehid olan o büyükler tenkit edilemez. Dört mezhebin ictihadları farklı olduğu hâlde, benimki doğru diyerek biri ötekini tenkit etmemiştir. İbni Teymiye'nin Ehl-i sünnetten ayrıldığı en önemli noktalardan biri Cenab-ı Hakk'ın "cisim" olup olmadığı meselesidir. O, "Beyan Telbisü'l-Cehmiyye" adlı eserinde "Allah'ın kitabında, Resulün Sünnetinde, Ehli Selefin sözlerinde, Allâh'ın cisim olmadığı konusunda kesinlikle bir nas yoktur ve Allah'ın sıfatlarının cisim ve araz olmadığı konusunda da bir