Gezi-demokrasi...seçim-geçim...

Şaşırdık mı Gezi davasında dokuz yıldır süren keyfiliğin, hukuksuzluğun bir anda sona ereceğini mi düşündük Beş yıldır casusluk suçlaması ile hapis yatan Osman Kavala'yı casusluktan beraat ettirip bu kez de hiçbir somut delil olmadan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlaması ile ağırlaştırılmış müebbette mahkûm ettiren zihniyetin değişmiş olabileceğini mi farz ettik Neydi bizi böyle düşünmeye yöneltenDemokrasinin olmadığı, daha doğrusu sadece "oy"a indirgendiği bu ülkenin yeniden seçim sürecine girmesi mi Yılladır süregelen yılgınlığın, umutsuzluğun üzerine bir de ekonomik sıkıntıların eklenmesiyle hepimizin artık muhtaç hale geldiğimiz küçük bir ışık mı Yeniden ayaklarımız yere basmalı. 2013 Mayısı'nda patlak veren Gezi olayları toplumsal bir karşı çıkıştı. AKP iktidarının ve yandaşlarının- ki buna o dönemde büyük bir eşgüdüm içinde hareket ettikleri FETÖ de dahil, Türkiye'ye dayattıkları baskıcı sisteme, hukuksuz uygulamalarına, demokrasiyi hiçe sayan tutumuna, ülkeyi kutuplaştırmasına... Aradan dokuz yıl geçti. Ne değişti Hiç... Belki de şöyle sormalı... Neden hiçbir şey değişmiyor Yani iyiye, insanca yaşama, adalete, eşitliğe, umuda ilişkin neden güzel şeyler olamıyor bu ülkede Neden arpa boyu yol alamıyoruz Neden bu ülkede demokrasiyi yeşertemiyoruz Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile Herkese Bilim Teknoloji dergisinin 24 Şubat'ta yayımlanan sayısında bir söyleşi yapmıştık. Kalaycıoğlu, 2006 ve 2018 yıllarında yaptıkları anketler ve çalışmalardan söz etmişti. Önümüzdeki seçim sürecini doğru anlayabilmek için bunları hatırlamakta yarar var. Kalaycıoğlu, 2006 yılında Prof. Ali Çarkoğlu ile birlikte yaptıkları "Türkiye'de artan muhafazakârlığın değerleri" çalışmasında en büyük ölçüde paylaşılan değerin anomi (kuralsızlık veya kuralı kale almayan davranış) olduğunu saptadıklarını söylüyor. Anomi herhangi bir yasal, anayasal, bilimsel, ahlaki, etik vb. kuralı dikkate almaksızın aklına estiği gibi davranmak olarak tanımlanır. Anominin yükselen değer haline geldiği, "hukukun üstünlüğü, adalet, bilimsel kural, etik" gibi taleplerin son derecede cılız kaldığı bir toplumda siyasetçiden ne beklenir Kalaycıoğlu, şu saptamayı da yapıyor: Siyasal yolsuzluk hiçbir seçim araştırmasında denekler tarafından Türkiye'nin en önde gelen sorunları arasında sayılmamıştır. Siyasetçilerin yolsuzluk yapmaları önemli değilmiş, fakat seçmene patronaj olarak bütçe kaynaklarını aktarmamaları fevkalade önemli bir sorunmuş gibi durmakta. Kalaycıoğlu, Avrupa'da Kuzeybatı-Güneydoğu ekseninde seçmenlerde iki farklı demokrasi algısının olduğunu belirtiyor: "Kuzeybatı Avrupa ülkelerinde seçmen, doğru demokrasiyi insan hakları, düşünce, ifade, basın-medya, toplantı ve gösteri, dernekleşme vb. özgürlükler rejimi olarak algılıyor. Güneydoğu Avrupa'ya ve hatta Ortadoğu'ya ve Asya'ya doğru yöneldiğimizde ise demokrasinin 'oy verip hizmet veya yarar temin etme alışverişi olarak' kabul edildiğini görüyoruz" diyor. Türkiye'de 2018 seçimleri