Fırtınalara rağmen büyümek...

"Şimdi büyüme hızla yavaşlıyor. Yüksek enflasyon, insanların gerçek gelirlerini düşürerek ve firmaların maliyetlerini yükselterek, harcamaları ve üretimi azaltıyor. Enflasyonda zirveye ulaştığımıza ve kısa sürede düşeceğine inanmamızı sağlayacak unsurlar görmüyoruz. Enflasyon daha da artacak." Bu sözler Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde'ye ait. Dünya bir yandan enflasyon bir yandan resesyon kıskacında. Pandeminin geçmeyen hatta Çin'de tekrar hortlayan etkileri, savaşın başta enerji ve gıda olmak üzere giderek hayatı içinden çıkılmaz hale getirmesi, krizin kolay kolay çözülemeyeceğini gösteriyor. Bir de üzerine faiz artışlarıyla kısıtlanan ekonomik aktiviteler, işsizlik, grevler, protestolar... Enflasyon dünyanın gerçeği. Görünen o ki bir süre daha başımızın belası olacak. Ancak enflasyonla mücadele ederken büyümenin de durması dünyayı iki taraflı keskin bıçakla karşı karşıya bırakıyor. Türkiye bu tabloda hem eşsiz coğrafi konumuyla pek çok alanda köprü olması, barışçıl diplomatik adımları hem de üretimi, ihracatı, istihdamı önceliklendiren kararlarıyla farklı bir politika yürütüyor. O yüzden büyüme konusunda da pozitif ayrışıyor. Bu, işsizliği, tedarik sıkıntısını en aza indiriyor. Elbette sıkıntılar var ama yatırımın, istihdamın durduğu görülmüyor. Başta Avrupa olmak üzere dünyanın içine girdiği çıkmaz bizi de ticari anlamda muhakkak etkileyecektir ama dünya resesyon diye kıvranırken bugün açıklanacak büyüme rakamları farkı ortaya koyacak. Türkiye ekonomisi pandemideki bir çeyrek dışında 9 çeyrektir büyüyor. Ekonominin 3. çeyrekte yüzde 4.2 büyümesini bekliyorum. 2022 toplamında ise oranın yüzde 5'i aşması kimseyi şaşırtmayacaktır. Euro