İnsanın eşyalaşması ve mutsuzluğu üzerine

"Kapitalizmin armağanı "eşyalaşma"dır. Eşyalaşma; eserinin insana yabancı hale gelmesidir. "Eşyalaşma"nın hâkim olduğu dünya katı, insan dışı, değerleri ve kişileri yok eden bir dünya." Merhum Cemil Meriç'in "Umrandan Uygarlığa" isimli eserindeki ifadelerinden...Eskimeyen, güncelliğini yitirmeyen ve adeta bugünkü ibretlik halimizi özetleyen sözler. İnsanın asla tatmin edemediği ve sınır koyamadığı bir arzu; daha çok eşyaya ve daha çok mala sahip olma arzusu. Sadece bugün değil insanlık tarihi boyunca her çağda insanın aldanmasına ve aldatmasına sebep olmuş belalı bir düşünce. İnsanın bu yanılgısı ve zaafı Kuran-ı Kerimde pek çok ayette geçiyor. Mesela; "O (insan), aşırı derecede mal sevgisine kapılmıştır (Âdiyât Suresi, 8. Ayet). "Arkadan çekiştiren, ayıp kusur arayan, servet toplayan ve onu sayıp duran herkesin vay haline!" (Hümeze Suresi- 1-2. Ayet). Frankfurt Okulu'nun eleştirel teorisine yaptığı katkılarla tanınan Herbert Marcuse, tüketim toplumu ve tüketim kültürünün, bireyleri tüketime dayalı yaşam biçimlerini "satın almaya" zorlayan "yanlış? ve sahte ihtiyaçlar" ürettiğini ileri sürmüştür. Gerçekten de bugün yaşamımızda temel ihtiyaçlar olarak gördüğümüz şeylerin ne kadarı gerçekten vazgeçilmez. Önce medya araçlarıyla ihtiyaçlarımız ve önceliklerimiz oluşturuluyor ve sonrasında bu ürünleri elde ederek daha mutlu, konforlu ve ayrıcalıklı olacağımız düşüncesine inandırılıyoruz. Tükettikçe, eşyalaştıkça mutsuzlaşan insan. Erich Fromm'un insanın bu yanılgısına dair görüşleri şu şekilde: "Sınırsız tüketim, kendisini bu yeni ideale adayan ve bunu neredeyse bir din yapan yeni bir insan tipi üretmiştir. Artık modern toplumun insanı, cenneti her şeyin bulunduğu, kredi kartlarını limitsiz kullanabileceği ve hatta sadece her istediğini değil, komşusundan biraz daha fazlasını alabileceği devasa bir süpermarket olarak hayal etmekte. Artık insan kendi değerini sahip olduğu şeylerle ölçmekte. Ona göre kendisinin ne olduğu değil, neye sahip olduğu önemli artık (Fromm, 1997)." Eşyalaştıkça mutsuzlaşan zavallı insan ve onu her daim sükût-u hayale uğratan "sahip olma" arzusu. Fromm'un ifadesiyle "olmak yerine sahip olmak." "Olmak" düşüncesi insanlık tarihi boyunca pek çok medeniyet ve