Çocukluğumun ve Çocuklarımın Bayramları

Gökdelenlerin gölgesinde kalmış bir şehrin kuytu bir köşesinde, gözdesine yaslandığım çınar ağacının tüm yaprakları tozla kaplıydı. Tozla kaplanmış diğer şeyler gibi. İdeallerimiz, sevinçlerimiz ve ruhumuz gibi, tozla kaplanmıştı bu şehirde ağaçlar ve çiçekler. Ve bu bahçede her bayram arifesinde yüreğime çöken hüzün aynıydı. Nerede o eski bayramlar diye başlayan ve henüz bitmeden neredeyi özleyen sözlerim. Değişen zaman ve bayramlar mıydı yoksa değişen insan mıydıÇocukluğumuzun en müstesna günleriydi bayramlar. Çocuk kalbimiz bayramın telaşıyla nasılda hızlı çarpar, gözümüz ha bire takvim yapraklarını sayardı. Büyüklerin vereceği bayram harçlıklarına dair hesaplar yapılır sonra bu hesaplar mütemadiyen bozulurdu. Çünkü tüm hesapları bozan, yoksulluk vardı. Gerçi mutlu olmak için çok büyük bahanelere ihtiyaç duyan çocuklar da değildik. Rengarenk cam şekerler, milyon baloncuklu gazozlar ve üstü bayram sabahında açılan baklava tepsileri ziyadesiyle yetiyordu mutlu olmamıza. Yeni alınan ayakkabılarımı uyurken yastığımın yanına koymuşluğum var tıpkı sizin gibi, onlar gibi, diğerleri gibi. Günler çabucak geçsin ve bayram gelsin diye erkenden uyumuşluğum da gözlerimi açar açmaz parmak hesabıyla bayrama kaç gün kaldığını saymışlığım da var. Çok az şeyi olan çocukların en büyük mutluluklarından biriydi, bayramlar...Havaya, suya, toprağa ve insanın ruhuna sinen merhamet nasıl da belirginleşirdi bayram sabahlarında. Küslerin barıştığı, herkesin birbiriyle kucaklaştığı, yaraların sarıldığı, var olanın paylaşıldığı, yoksula, darda olana, hasta ve yasta olana herkesin el uzattığı büyük bir aile buluşması gibiydi bayramlar. Her kapının çalındığı ve hayır dualarının alındığı bayramlarımız vardı. Sadece yaşayanların değil, göçüp gidenlerin dahi unutulmadığı, hayırla, duayla, Kuran'la anıldığı bayramlarımız.Çocukluğumun bayramlarıyla vedalaşıp çocuklarımın ve post modern toplumdaki diğer çocukların bayramlarına baktığımda, zamanın değiştirici ve bazen de yok edici etkisini üzülerek müşahede ediyorum. Biraz öz eleştiri, bazen hüzün ama hala umut içerisindeyim. Onca telaş ve yoğunluk içerisinde bayramın yaklaştığının bile farkında değil çocuklarımız. Dersler, etütler, kurslar, ödevler, sınavlar...Tüm bu yoğunluğun içerisinde bayram kutlamak bir yana çocuk olmaya bile imkân yok. Yeni bir kıyafet, ayakkabı veya bayram harçlığı da şimdiki çocukları pek cezbetmiyor. Çünkü bunların hepsinden fazlaca var hayatlarında. İstedikleri her şeye ulaşabiliyor, istedikleri kadar tüketebiliyorlar. Yaşamlarında yeterince olamayışımızı telafi etmek için başlarından aşağıya boca ettiğimiz olanaklar, bir noktadan sonra onları mutlu etme gücünü kaybediyor ve çocukları doyumsuz ve sadece tüketerek mutlu olmaya çalışan bireylere dönüştürüyor.Çok katlı ama az insanlıklı