Bundan on sene önce, Mustafa Süzen ağabeyimizin kızı vefat etmişti.

Bana şöyle bir mesaj yollamıştı: "Annesi ölene 'öksüz', babası ölene 'yetim', kocası ölene 'dul' derler. Evlâdı ölene bir şey demezler; çünkü o acıyı isimlendiremezler..." ve ben bunu okuyunca, çok müteessir olmuştum. Peşinden de, bu makaleyi yazmıştım."https:www.yeniasya.com.trosman-zenginbir-babanin-evlat-acisi-boyle-de-ifade-edilebilirmis_212891" Bir müddet sonra da, aynı şekilde, Nureddin Tokdemir ağabeyin kızı rahmetli olmuş, ona da, bu mânâda bir makale yazmıştım.

Misâller çoğaltılabilir. En mahzun ve gariblerden biri de, geçen sene aniden vefat eden, Konyalı kardeşimiz, Hasan Küçükçopur'un oğlu Mesud Emin kardeşimizdi. Böyle, cemaatimizde, evlâdları vefat edip de, acısını çeken çoktur. Rahmetli validem bize derdi ki; "yavrum! Allah, bana sizin acınızı göstermesin, benim acımı size göstersin!" Ve dediği gibi de oldu. Otuz altı sene önce, bizi "öksüz" bırakıp gitti.

25 Kasım 2023 sabahı, Bedreddin Ergül ağabeyin oğlu, Eyyub kardeşin vefat haberini aldım. Bedreddin ağabeyle konuştum ve arkadaşlarımızı da haberdar ettim.

Bedreddin ağabeyimiz, Milli Eğitim Bakanlığında, üst seviyelerde vazife almış birisi idi. Emekli olduktan sonra da, Yeni Asya gazetesi, Ankara temsilciliğini yapmıştı. Muhabbet ehli olan Bedreddin ağabeyimiz, taşradan Ankara'ya bir iş için gelen kardeşlerimizin, çoğuna yardımcı olmuştu. İşte, bu ağabeyimizin oğlu Eyyub'u, biz çocukluğundan tanırdık.