"Isparta" deyince, akla "Bediüzzaman" gelir

Geçtiğimiz hafta Isparta Yeni Asya temsilcimiz Mithat Yanmaz abimiz aradı ve Isparta mevlidini yazmamız ricasında bulundu.

Evet, "Bediüzzaman Said Nursî" deyince, akla Isparta gelir. Nasıl "İstanbul" deyince, akla oranın maddî fatihi Sultan Mehmed-i sâni geliyorsa, Isparta denilince de, Risale-i Nurların ehemmiyetli bir kısmının neşredildiği yer olan "Isparta" gelir. Çünkü Fatih'in İstanbul fethi ile başlayan, İslâmın yeniden tahkim edilmesinin nüveleri, Isparta'da atılmıştır.

Benim de, 4 ay kısa dönem askerlik yaptığım bu sakin belde mubarektir. Ayrıca, benim kendi dünyamda, burayla alâkalı iki mühim hatıram var. Birincisi, nurları ilk tanıdığımız senelerde devamlı okuduğumuz "Çam dağından esen yeller" şiirinin şairi, rahmetli Hilmi Doğan ağabeyimle aynı otobüste, 1980 senesi mevlidine beraber gitmemiz... İkincisi de, yine rahmetli olan Mehmed Kutlular ağabeyimin bana yazdırdığı bir makalenin, biraz vakit alması üzerine, bir Isparta mevlidinde "O makaleyi ne zaman yazacaksın Osman, vakit daralıyor" demesi üzerine o yazıyı çabucak bitirmem hadisesiydi.