Devletin malı deniz... ve burası dar-ul harbtir

Bizim gençlik senelerimiz, hakikatten çok mücadelelerle geçmiştir. Bizler şükür, Nur talebeleriydik. Elimizde Kur'an'a istinad eden sağlam deliller vardı. Yâni anlayacağınız muvazenemiz sağlamdı.Ve o ölçüler gözlüğü ile her hadiseye baktığımızdan, şükürler olsun, hata yapmadan bu günlere kadar gelebildik. Bunun en bâriz misâli, yarım asrı mütecâviz hem okuyanı hem de yazanı olarak Yeni Asya gazetemizi misâl olarak gösterebiliriz. O seneler, hem anarşinin zirvede olduğu anarşist ruhlularla hem de din namına ortaya çıkıp da bilerek veya bilmeyerek dine zarar veren, "muhakeme-i akliyede noksan" zümrelerle mücadele ediyor, onların yanlışlarını söyleyip, îkaz ediyorduk. Ve iki grubtan, klişe olmuş, iki ifadelerden titriyorduk. Bir grub diyordu ki; "devletin malı deniz, yemeyen domuz" (Bazı insanlar da onlara karşı "yiyen domuz" diye karşılık veriyordu.) onlara şiddetle karşı çıkıyor, haramların, haramzedelerin ne büyük bir tehlikeli olduklarını