"Sevdiklerimi sevdin mi"

Dostun sevdiği kimseler, insana güzel görünür. Düşmanlar da, çirkin görünür... Sual: Allahü teâlâ indinde makbul olan, Onun sevdiklerini sevmek ve düşmanlarını sevmemek midir Cevap: Bu konuda Muhammed Masûm Fârûkî hazretleri buyuruyor ki: "Allahü teâlâ, Musa aleyhisselama; -Ya Musa! Benim için ne amel yaptın diye sual etti. O da; -Ya Rabbi! Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim ve ismini çok zikrettim, diye arz edince, Allahü teâlâ; -Namaz kılmak, senin için burhandır. Oruç, seni Cehennemden koruyan kalkandır. Zekât, mahşer günü, sana gölge yapacaktır. Zikir de, o gün, karanlıkta, sana nur olacaktır. Benim için ne yaptın buyurdu. Musa aleyhisselâm; -Ya Rabbi! Senin için olan amel nedir diye arz edince Allahü teâlâ; -Sevdiğim kulumu benim için sevdin mi ve düşmanımı düşman bildin mi buyurdu. Musa aleyhisselam, Allahü teâlânın sevdiği amelin, Onun dostlarını sevmek ve düşmanlarını sevmemek olduğunu anladı. Görülüyor ki, sevgilinin sevdiklerini sevmek ve düşmanlarına düşman olmak, sevginin alametidir. Bu dostluk ve düşmanlık, seven kimsenin elinde değildir. Kendiliğinden hasıl olur. Dostun sevdiği kimseler, insana güzel görünür. Düşmanlar da, çirkin görünür. Bir kimse, birisini seviyorum deyince, onun düşmanlarını düşman bilmedikçe, buna inanılmaz. Münafık olduğu anlaşılır. Abdüllah-i Ensârî hazretleri buyuruyor ki: "Ebül-Hüseyn bin Sem'ûn, bir gün hocam Muhammed Husrîyi incitmişti. O günden beri onu sevmiyorum. Bir kimse, üstadını incitir, sen de o kimseye