İktidar ve seçmeni kaybetmeye hazır mı

Araştırmalar ve siyasi öngörüler ne derse desin 14 Mayıs'ta kimin kazanacağı hala belli değil. Son dönemde belki de en çok sandık başında belli olacak seçimi yaşıyoruz. Seçim gecesi her kesimin elinin yüreğinde olacağı kesin sadece.Seçimlerin ve temelde demokrasinin en temel prensibi gücün, iktidarın barışçıl yollarla değişimi. Yani eski zamanlarda olduğu gibi savaşlar, ölüm, doğal afet ya da iç çatışmalar, taht kavgaları ile değil hukuk içerisinde görev değişimin gerçekleşmesi.İnsanlığın bu noktaya gelmesi kolay olmadı. Dünya tarihi aslında bir yerde iktidar savaşları tarihi. İçerde otoriteyi kimin kullanacağına dair kavgalarla ülkeler arasındaki çatışmalar ve gerilimler dışarda tutulursa elimizde geriye son asırlar dışında çok bir kayıt kalmıyor. Bunun sebebi de tarihi yazanların genelde zaten siyasi otorite sahiplerinden ya da onların destekledikleri kişilerden oluşması. Büyük maliyetlerle insanlık gücün, otoritenin, iktidarın bu gerilimlere yol açmadan herkesin eşit kullandığı oylar ile değişmesini hukuki, kurumsal bir sistem haline getirmeyi başardı. Her pratiğin kendi içinde artıları eksileri var ama sonunda iktidarlar bizim 'milli irade' dediğimiz seçimlerle belirleniyor. Amerika'da Trump, Brezilya'da Bolsonaro sonuçları kabul etmeyip uzunca bir dönem ayak sürüdüler.Trump'ın taraftarları Amerikan kongresini bastı, Brezilya'da kolay kontrol altına alınamayan sokak gösterileri, yol kapatmalar yaşandı. Günün sonunda her ikisi de artık eski devlet başkanı konumundalar.Belli olmaz, bir sonraki seçimde eğer gerekli desteği sağlarlarsa o beğenmedikleri sistem yine kendilerini iktidara taşıyabilir. Türkiye'de de özellikle yabancılar bu örneklerden de hareketle "Erdoğan kaybederse gider mi" sorusunu dillendiriyor. İçerde de bu endişe hiç azımsanmayacak oranda. İktidarın ve iktidar seçmeninin, gazetecilik ile parti temsilciği arasındaki çizgiyi çoktan ikincisi lehine geçmiş isimlerin sadece bu sorunun neden sorulduğunu sorgulaması bile geldiğimiz yeri fark etmelerine fayda sağlardı. Belki o noktanın zaten farkındalar da yokmuş gibi davranmak işlerine geliyor.Bu soruya en net cevabı çoktan iktidarın vermiş olması gerekirdi. Bugüne kadar hep seçimlerle ve halkın kendisine olan teveccühü ile meşru şekilde iktidara gelmiş Erdoğan'ın "Ne münasebet Eğer milli irade farklı tecelli ederse elbette demokrasi işler ve kim kazanırsa ülkeyi o yönetir. Bu ben de olurum rakibim de!" demesi beklenirdi. Görmedik.Seçimlere sadece günler kalmışken iktidardan böyle bir beklenti içinde olmak artık gerçekçi