DEVA'nın kararı muhalefetin geleceği

DEVA Partisi'nin seçimlere kendi adı, amblemi ve listesi ile gireceği açıklaması beklenen sürprizdi denebilir. Beklenen olması DEVA'nın bir tercih noktasında olduğunun bilinmesinden kaynaklanıyor. Zamanlama ve içerik ise işin sürpriz boyutu.Yarını tahmin etmek için Altılı Muhalefetin nasıl oluştuğunu unutmamak gerek.Muhalefetin bir masa etrafında buluşmasını mecburi kılan temel dinamik masanın çevresindeki tüm partilerin istedikleri büyüme trendini yakalayamamış olması. Yani mevcut haliyle Millet İttifakının (CHP ve İYİ Parti) önümüzdeki seçimleri kazanmayı garantileyememesi; hem Cumhurbaşkanı adayını seçtirme hem de TBMM'de çoğunluğu sağlama ihtimalinin azalması. Millet İttifakının mevcut iktidarı değiştirme hedefine tek başına varamayacağı anlaşıldıkça, iktidar koalisyonuna uzak kalan muhalefet partileriyle birlikte hareket etme ihtiyacı arttı. Muhalefet seçmeninde de birlikte hareket etme talebi ve beklentisi oluştu.Masanın kurucu ortağı CHP hem ana muhalefet partisi olması hem de muhtemel Cumhurbaşkanı adaylarını içinden çıkaracak olması sebebiyle çok dinamik bir süreç izliyor. Kemal Kılıçdaroğlu yerel seçimlerden bu yana ama özellikle de yaklaşık bir yıldır etkin bir lider profili çiziyor.'Helalleşme' çağrısından kamu kurumlarının kapılarında toplumun sıkıntılarını gündem haline getirmesine ve 'ben' diliyle bir cumhurbaşkanı adayı profili çizmesine kadar en azından gündem belirleyen bir siyaseti var Kılıçdaroğlu'nun. Ancak bu aktif tutum doğrudan seçmen tercihlerine en azından bugüne kadar yansımadı. CHP hala yüzde 26-27 eşiğini aşabilmiş görünmüyor.İYİ Parti, özellikle de Genel Başkanı Meral Akşener'in iki yılı bulan sokak siyaseti ve esnaf ziyaretleri ile 2021'de en ciddi çıkışı yakalayan siyasi parti idi. Bir ara yüzde 17'leri görse de bir süredir yüzde 13-14 bandında ilerliyor.Gelecek Partisi 2019 Aralık'ında siyaset hayatına girerek o döneme kadar donuklaşmış siyasal haritaya bir hareket getirdi. Nitekim ardından da DEVA Mart 2022'de kuruldu. Ancak hem bu iki partinin yola ayrı çıkmış olması, hem pandeminin tüm dünyada iktidarlar lehine oluşturduğu rüzgâr hem de yine Kovid'in yeni kurulan partilerin sahaya inmelerini engellemesi iki partinin de aleyhine oldu. Bu süreçte Erdoğan güçlü siyasi dili ile tabanındaki erimeyi yavaşlatabildi.Seçimlere bir sene kalmışken iki parti de yüzde 2-3 bandında seyrediyor.Yeniden Refah'ın kurulmasından etkilenen Saadet Partisi'nin ve Demokrat Parti'nin de büyük bir oy potansiyeli yok.Her bir aktörün tek başına yapabileceklerinin sınırlı olması Altılı Masayı kuran temel etken oldu. Özellikle liderlerin partilerindeki çatlak seslere rağmen farklı siyasal önceliklere ve tabanlara sahip yapıların başındaki isimler olarak bir araya gelebilmeleri de bugünkü fotoğrafı mümkün kıldı.Şimdi siyasetin ana hedefine geldi sıra. O da iktidar olabilmek ve vaatleri gerçekleştirebilmek. Bunun için de hem destekledikleri Cumhurbaşkanı adayını seçtirebilmek hem de seçimlerden en fazla milletvekili sayısı ile çıkabilmek gerekiyor.Ortak Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda altılı masa içerisinde ilkesel olarak bir görüş ayrılığı gözükmüyor. Adayın kim olacağı meselesi kimi sorunlara davetiye çıkarabilir ama genel beklenti bu konunun çözüme kavuşturulabileceği yönünde.Meclis çoğunluğunu sağlayabilme konusu ise, Altılı Masa'nın ilk ve en önemli vaadi olan Güçlendirilmiş Parlamenter