Sosyal demokrasi, kapitalizm ve emperyalizm

Emperyalizm, kapitalizmin küreselleşmiş halidir. Kapitalizme karşı mücadele vermeden emperyalizme karşı mücadele verilemez. Antiemperyalist mücadele tek başına milliyetçilik ve jeostratejik hesaplar üzerinden yürütülemez.Emperyalizm toprakların işgal edilmesine, antiemperyalizm de toprakların işgal edilmesine karşı çıkılmasına indirgenemez. Emperyalizm bir ülkeyi, kamu kurumlarını özelleştirerek, sendikaları edilginleştirerek, ekonomik ve sosyal adaleti ortadan kaldırarak, dinci ve ırkçı cehaleti iktidara getirerek, laikliği yok ederek, bilimi, felsefeyi, sanatı dincilikle asimile ederek de işgal eder.Kapitalizmin antitezi komünizm olduğuna göre, emperyalizme karşı mutlak bir mücadele ancak komünizm ile olanaklıdır. Ancak bugüne kadar Karl Marx'ın geliştirdiği komünizm kuramını ve sınıfsız toplum modelini uygulayabilmiş tek bir devlet olmamıştır.Marx'ın kuramından esinlenen bazı devletlerin, Marx'ın hedeflediği sınıfsız, sömürüsüz ve yabancılaşmamış toplum idealine ulaştıkları söylenemez. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Çin, Kuzey Kore, Vietnam, Küba ve Doğu Avrupa'daki Varşova Paktı ülkeleri bunlara dair örnekler arasında sayılabilir.1950'li yıllardan itibaren sosyal demokrasi Marx'tan uzaklaşarak kapitalizm ile komünizmi sentezledi. Sosyal demokrasi sınıfsız toplum yerine, sınıflar arası uçurumu asgari düzeye çekmeyi; üretim araçlarında özel mülkiyeti ortadan kaldırmak yerine, özel sektöre alternatif güçlü bir kamu sektörü oluşturmayı ve karma ekonomik modeli uygulamayı; daha çok kazanandan daha fazla vergi almayı, düşük gelirli kesimin vergi yükünü azaltmayı; işçinin işveren karşısındaki haklarını koruyan sendikaları güçlendirmeyi; herkese ücretsiz ve nitelikli eğitim ve sağlık hizmetleri vermeyi hedefledi.Bu model, 1920'lerde ve 1930'larda Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye'de uyguladığı halkçılık ve devletçilik ilkeleriyle ve karma ekonomik model ile büyük benzerlikler taşıyordu.Dünyadaki sosyal demokrat, demokratik sosyalist ve demokratik sol partileri bir araya getiren Sosyalist Enternasyonal, 1951 yılında Almanya'nın Frankfurt kentinde gerçekleştirdiği birinci kongresinde, örgütün kuruluş deklarasyonunun 7. maddesinde, "Demokratik sosyalizm emperyalizmin her türünü reddeder. Tüm insanların baskı altına alınmasına ve sömürülmesine karşı mücadele eder" ifadesine yer verdi.Sosyalist Enternasyonal'in 1989 yılında İsveç'in Stockholm kentinde yapılan on sekizinci kongresinde kabul edilen "İlkeler Deklarasyonu"nun, 6-8, 34-35, 38-43, 79-80, 83-92. maddeleri, dünyada kuzey ve güney yarımküre arasındaki ekonomik ve sosyal uçurumlara dikkat çekti, yoksul ülkelerin ekonomik ve sosyal düzenlerinin