Ülke, millet hiçbir şey, iktidar her şey: Ülke iyice elden çıkmadan

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibinin seçim kampanyası tamamen bu kapsamda yürütülüyor.Reis, Kılıçdaroğlu'nu neredeyse teröristlerin en büyüğü, bir adım daha atsa dünyanın aradığı terörist ilan edecek. Artık kendisinin de kabul ettiği sahte videolarla Kılıçdaroğlu'nu teröristlerle işbirliği içinde gösteren utanmazlıkların bir adım sonrası, uluslararası aranan terörist afişleri hazırlamaktır, ellerinin altında besledikleri "kıvrak zekâlı" adamlarına hatırlatırım. Korkmayın yürüyün!Kaybedecekleri çok şey var. Saraylar, koltuklar, paralar...Tüm bunlar için ülkeyi her yönüyle mümkün olduğunca en dibe batırmaktan çekinmeyen bir politik anlayışın silinip süpürülmesi gerekiyor.Pazardan itibaren, Türkiye gerçekten ya daha dibe doğru büyük çöküşe ya da adım adım yeniden yüzeye çıkmak için merdiven basamaklarından güneşi görmeye doğru tırmanmaya başlayacak.Yeni ülke, millet olmaya yönelecek.ZAFER PARTİSİ VE MÜLTECİLERBu yönelişte bir umut vardır, bir umut doğmuştur.İki faktör üzerinde duracağım.İlki, Sinan Oğan'ın kendisine Oy verenleri yüzüstü bırakarak RTE Saray'ına iltihakı. Arkasında baş destekçi olarak duran Mercury otel yazısının önünde, neredeyse başını bile kaldırmadan satır satır okuduğu kâğıt, aslında kendisini aday gösterenlere ve seçenlerine bir elveda mesajı niteliğindeydi. Kendini siyaseten bitirdi; gittiği yere olumlu bir şey götürdüğünü sanan varsa, yanılıyor.MÜLTECİ ÇÖZÜMÜİkincisi Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ'ın Kılıçdaroğlu ile anlaşması. Bu anlaşmanın özünde, ülkeyi bir göç ülkesi olmaktan kurtarmak yatıyor. Ümit Özdağ bu sorunun bir an önce çözümü için Millet İttifakı'na bir dinamizm getirdi. Seçimi alırlarsa hızlı adımların atılacağı görülüyor. Artık 5 ile 13 milyon arasında sayılarla ifade edilen yasal, yasal olmayan ve kaçak göçmenlerin varlıkları, ülkenin yoksullaşmasında önemli bir etken. Mevlüt Çavuşoğlu'nun ülkenin geleceğini babasının inek ve koyunlarına çoban arayışına indirdiği bir siyaset anlayışının kökünün şüphesiz ki kazınması gerekir.Sınırların kesin güvence altına alınıp girişleri durdurmak en hızlı ve kolay çözülecek bir sorun.Buradakilerin geri gönderilmesi, özellikle Suriyeli göçmenlerin, daha zor ve yeni politikalar gerektiriyor.Bu Şam ile barışı gerektiriyor öncelikle.'İKİ SURİYE'Saray'ın göçmen gönderme politikasının esası, Türkiye tarafından maaşları verilen ve beslenen Şam muhalifi "ordu"nun işgal altında tuttuğu topraklarda, briket evlere gönüllü Suriyelileri göndererek, Şam'ın kontrol etmediği ve edemeyeceği "ikinci bir Suriye" kurmaya yöneliktir. Bu, Suriye ile barışı asla