Muhalefetin anayasa taslağı nedir ne değildir

Altılı Masa'nın anayasa paketinin tamamı Erdoğan ve AK Parti ne yaptıysa bir daha yapmasınlar, hatta özellikle onlar yapmasın diye engellemekten ibaret görünüyor. Yeni bir vizyon, yeni bir öneri değil de mevcut kanunun açıklarından faydalanan şimdiki iktidarın anayasayı kendi istediği gibi yorumlamasının önünü kesmek. Muhalefet sanki bu anayasa yürürlüğe girer de yeni hükümet sistemine geçilirse Erdoğan'ın yeniden seçileceğini düşünüyor, buna göre tedbir alıyor. Önerilen her maddenin doğrudan Erdoğan'ın yaptıklarına dair olmasının başka açıklaması var mı Erdoğan sık sık kanun hükmünde kararnameler mi çıkarıyor, yeni anayasa bunu engelliyor. Erdoğan bütçeyi şahsen mi kullanıyor, bütçe elinden alınıyor. Erdoğan partili Cumhurbaşkanı mı, yenisi öyle olmayacak. (Sanki Özal ve Demirel partisizdi.) Oysa tarihin bütününe bakıldığında Erdoğan geçici bir figür, anayasa ise kalıcı olması gereken bir belgedir. Bizden çok sonraki kuşakların da yaşamını garanti altına almalı. Dünyanın en eski ülkesi olmamasına rağmen en eski anayasasına sahip ABD'nin kurucu babalarının bugünkü kusurlarına rağmen öngörüleri hala geçelidir. Bizdeki taslak ülkeyi bir sonraki yüzyıla taşımaktan, bir sonraki yüzyılın getireceği problemleri ve soruları tartışmaktan son derece uzak. İşin acıklı tarafı, "İkinci yüzyıl" vizyonuyla Türkiye'yi yönetmeye talip olan bir partinin önderliğinde hazırlanan bu paketin de ömrü en fazla 10 sene. Kabul edilsin, birkaç seneye yine itirazlar ve tartışmalar başlar. SIRASI MIYDI Kısa tarihine rağmen pek çok anayasa geçiren, her döneminde yeni anayasanın tartışıldığı Türkiye'de bu iş laçka olmuştur. İki-üç yılda bir değişen eğitim sistemi nasıl verimli öğrencilerin yetişmesine engelse, sık sık değişip güncellenen, bir türlü tutturulamayan anayasa da ülkenin istikrarına engeldir. 1961 çok bol, 1982 çok sıkı. 2024 de çözüm olmaz çünkü kağıt üzerinde ne yazarsa yazsın insanlar kanunları içselleştirdiği, inandıkları sürece anlam kazanır. Demokrasi kültürü oturmadıkça anayasada ne yazdığının hiçbir anlamı olmaz. Sokaklara çöp atmak yasak ama sadece yasak koymak sokaklara çöp atmayı durdurmuyor. Toplumun her kesiminden paydaşların katılımı, ciddi bir akademik araştırma, uzun bir tartışma süreci sonrasında çıkmış olsa yeni anayasa taslağı daha anlamlı olurdu. Evlilik eşitliği zaten yok; ikinci ana dil veya ifade-basın özgürlüğünün anayasal garanti altına alınması gibi hayati konulara değinilmemiş bile. (CHP bünyesindeki üç eski genel yayın yönetmeni bu konularda hiç konuşmuyor.) Muhalefeti eleştiren muhalif kesimlerden gelen "şimdi sırası mı" eleştirileri de haksız değil. Efsanevi Anayasa Hukuku profesörü Mümtaz Soysal'ın da derslerinde anlattığı gibi anayasa belli direkler üzerinde durur, bu direklerin sağlam olabilmesi için de önemli olan halk desteğidir. Günümüzdeüstelik bütün dünyadaseçmenlerin yeni bir anayasayı ne kadar istediği de net değildir. Müşteri her zaman ne istediğini bilmez, ama Şili'de olduğu gibi daha fazla özgürlükler vaat eden ve diktatör Pinochet anayasasını değiştirecek teklif de yüzde 62'yle reddedildi. Bu referandumun başarısızlığa uğramasında pek çok faktör var. Ama küresel bir ekonomik kriz yaşanırken insanların önceliği dünyanın hiçbir yerinde özgürlükler olmuyor. Türkiye'de de toplumun öncelikli endişesi ekonomi. Altılı Masa bu konuda kendi arasında da anlaşamadığı için için sessiz. Ali Babacan'la Bilge Yılmaz'ın ekonomiye bakışları farklı; Kemal Kılıçdaroğlu yanlışlıkla aday olur da seçilirse ekonominin dümenini kim ele alırsa ona göre kervan yolda düzülecek. Aynı durum dış politika için de geçerli. Aslında temel problemlerle ilgili uzlaştıkları hiçbir nokta yok, ama bir şey sunuyormuş gibi gözükmek için bu anayasa paketi gibi tali konularla vakit harcıyorlar. Seçmenden de yine de hiç yoktan