Aday olmayacak

Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olmasını isteyenlerin farklı gerekçeleri var. İttifakın diğer partileri onun seçilmesi halinde kendilerinin daha fazla nüfuza sahip olabileceklerini, onun üzerinde etki kurabileceklerini hesaplıyor. Medya da Kılıçdaroğlu'nun aday olmasını istiyor, çünkü iktidarın gönlünden geçen bu. Elbette en çok Erdoğan ve iktidar partisi bu adaylıktan hoşnut olacak, çünkü "Erdoğan olmasın da kim olursa olsun," diyecek seçmene rağmen kazanabileceklerini biliyorlar. Geçmişte bu motivasyonla sandığa giden seçmenin eli Ekmeleddin İhsanoğlu'na oy vermeye gitmedi, şimdi de "Kılıçdaroğlu aday olursa Erdoğan'a oy veririz," diye rest çeken laik cephe var. Bu itirazı küçümsememek gerek. CHP'nin kimi yöneticileri de Kılıçdaroğlu'nun adaylığını istiyor, çünkü olur da seçilirse bu sayede ilk kez iktidar sahibi olabilecekler; CHP'den bir başkası aday olup kazanırsa kendi ekibini kuracak. Son günlerdeyse Kılıçdaroğlu'nun aday olmasını istemeyen Kılıçdaroğlu sanki. Yakın zamana kadar adaylığın gönlünden geçtiğini, muhalefet ceket bile koysa seçilebileceğini düşünüyor olabilirdi. Ama son zamanlarda seçimin çantada keklik olmadığını anlamış bir hali var gibi. Geçen akşam "Teke Tek"te de bir Cumhurbaşkanı adayındansa sadece parti lideri gibi konuşuyordu. Uzun programdan Türkiye'nin gündemine oturacak bir manşet çıkmamasının nedeni de bu. Epey kontrollü ve risk almadan konuşmaya alışmış, bildiğimiz Kılıçdaroğlu gibiydi. Aday olsa bu önemli medya imkanını boşa harcamazdı. Üstelik Eylül ayında seçim olacağını düşünüyorsa kampanyasını bu programda başlatırdı. SEÇİM ÇANTADA KEKLİK DEĞİL Anketler iktidarın zayıflamaya başladığını gösterse de tabanda hala Erdoğan'a körü körüne inanan en az yüzde 30'luk bir kesimin olduğu ortada. Aynı anketler Cumhurbaşkanlığı adaylığı için de belirleyici oyların yine kararsızlar olacağını düşünüyor. İktidarın oylarının ancak yüzde 30'a gerilemesi, yüzde 30 kemik seçmenin hala partiye sadık kalması bunca yıllık yıpranmaya rağmen başarı. En fakir halka yapılan yardımlar da bu oy deposunun sigortası. Erdoğan'ın oyu hep partiden daha yukarıdaydı, hala durum aynı. Kararsız seçmenin kafasını karıştıran Erdoğan'ın rakibinin kim olacağı. Artık Türkiye'de eski tip bürokrat benzeri politikacı tipolojisinin tutmadığı ortada. Seçmen adı sanı bilinmeyen ama göstermelik Cumhurbaşkanı olacağı düşünülen İhsanoğlu'nda bu modeli reddetti. Ama ilginç bir şekilde, onun tam zıddı, ağzı laf yapan ve kimilerine göre "karizmatik" (ironiyi vurgulamak için tırnağa aldım) Muharrem İnce modelini de kabul etmedi. Demek ki istenen aday ne çok silik ne de durmadan boş konuşan. Eldeki insan kaynakları şu an için Ekrem İmamoğlu dışında "Tayyip gibi"ama "Tayyip'e rakip" bir figür çıkarmadı siyaset sahnesine. Kılıçdaroğlu'nun siyasi kariyerinin en büyük hamlesi de ittifakları kurup belediye adaylarının önünü açmak, kendisini geri plana çekerek seçilmelerine imkan tanımaktı. Kılıçdaroğlu ortada gözükmedikçe belediye başkan adaylarının yıldızı parladı. Şimdi de İstanbul ve Ankara sanki Kılıçdaroğlu'na bağlı değil, otonom beylikler gibi algılanıyor. Bu elbette bilinçli bir strateji, çünkü CHP'ye yönelik bir kesimdeki önyargı antipati