Sözüm düşünene, yurtsever olana

Düşünce özgürlüğü düşünenlerin sorunudur, düşünmeyenlerin değil. Ülkenin geleceğiyle ilgili kaygılar yurtsever olanın sorunudur, yurdunu sevmeyenin değil. Gerçek her zaman somut ve devrimciyse gerçeklikten kopuş soyuttur, karşı devrimciliktir. Yakın tarih öğretiyor: "Kültür sözcüğünü duyunca aklıma hemen silaha sarılmak geliyor!" diyen faşizmin ikiz kardeşi, "kuvveden file geçtiğini söyleyen" din tüccarları, kültüre, bilime, sanata, aydınlığa, laikliğe, geleceğimizi kurma düşlerimize saldırırken "Tehlikenin farkında mısınız" çığlığına dudak bükülemez. Demokrasi nutuklarıyla mazlum edebiyatı yapan işbirlikçilerin emperyalizmin politikalarını uyguladığı görmezden gelinemez. GERÇEKÇİ OLMAK Yüzlerce yıllık aydınlanma savaşımımızın en gerçekçi önderi Atatürk'tü. Böyle olduğu için Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı kazandı, Cumhuriyet'i kurdu ve gençliğe emanet etti. Saffet Arıkan, Hasan Âli Yücel, İsmail Hakkı Tonguç gibi yaratıcılarının gerçekçi yaklaşımıyla ülkemize armağan edilen Köy Enstitüleri ülkemiz gerçeklerinin en doğru değerlendirilmesiyle ulaştığımız bir güzellikti. Kolektif bilincin oluşturulması yolundaki "Faşizme karşı birleşik cephe" önermesi, insanlığın 1940'lı yıllarda yaşadığı korkunç saldırıya karşı en gerçekçi siyasetti. Paris Komünü'nün, Sovyetler Birliği'nin olanaksızmış gibi görünen yıkılışı, Şili'de Pinochet'nin, İran'da mola rejiminin iktidara gelmesi, "tehlikenin farkında olmama" nedeniyledir. Bugün, armudun sapı üzümün çöpü demeye kimsenin hakkı yok, Kemal Kılıçdaroğlu ülkemizde kolektif bilinç ve dayanışmanın umudu ve şansıdır. KENDİNE GELMENİN VAKTİDİR Ey düşünenler, ey yurtseverler, ey gerçeği görenler ve ey hâlâ