İnsanı yaşatmadınız ki devlet yaşasın!

Devlet; "toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır." (şahs-ı manevî)Toplum nezdinde ise; görünmez, ancak insanı kucaklayan bir baba olarak telakki edilir. Osmanlı'nın kuruluşu ki, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" felsefesinde, Sudan'daki kuşları, Belgrad ormanlarındaki aç kurtları bile düşünen şefkat eli, 600 yıl ayakta tuttu devleti. Osmanlı'nın yıkılmasıyla dini dünyadan ayıran bir kodlama ile kurulan TC, belli bir zihniyetin tasarrufunda olup milletle bağını koparmış şefkatten öte ceberut bir idareye dönmüştü. Millet sahip çıktığında ise; o kodlar duruma el koymuş, millete rağmen millet iradesini hiçe saymıştı. Bir asır böyle düşe kalka giderken özellikle 16 Nisan 2017'de tek adama geçilip, aynen 1930'lardaki gibi parti devletine, oradan tek adam rejimine dönüştürüldü. Neticede, yangın söndürmede bile CB izni alınmadan işe koyulmayan sözde bakanlar, kriz anında CB'nin talimatı dışında hareket ettiklerinde büyük fırça yediler ve devlet işlemez oldu. 6 Şubat'ta Güneydoğu'yu vuran büyük musibetin ilk üç gününde devletin yetersiz kalması neticesinde ordunun, kurtarma ekiplerinin, çadırların, kepçelerin v.s. ilk müdahalelerin olmayışı; "Devlet nerede Ailem, çocuklarım betonların altında, soğuktan ölecekler" sesleri çığlığa dönünce "yetersiz olan idare mi, devlet mi" tartışmalarını da beraberinde getirdi. Bu arada Kızılay'ın çadır, kan ve elbise satması, dünyanın ve vatanın her yerinden koşup gelen kurtarma ve yardım ekiplerinin destek görmemesi, koordinasyonsuzluk, keşmekeşlik içinde gelen yardımları AKP'nin piara dönüştürmesi "Biz varız, onların ne işi var" partizanlığıyla ölümler ürkütücü rakamlara yükseldi. Depremin ilk günlerinde sahada görünmeyen hükûmet yetkilileri "siyaset zamanı değil" deyip siyasetin âlâsını yaparak muhalefete veryansın ettiler. Erdoğan; "Be ahlaksız, be namussuz, be adi..."ler diyerek yetersizliğin öfkesini böylece dışa vurmuş oldu. Haftalardır ortada görünmeyen Devlet Bahçeli ise, Elbistan'da feryad edip dert yanan depremzedeleri azarlayarak; "Hepsini dağıtın gitsin, indirin şunları. Hadi bakalım" dedi. Bahçeli hızını alamayıp statlarda "hükûmet istifa"