Son günlerde bir doktor ve bir avukatın öldürülmesi, içimizi yaktı, kahrolduk; kamuoyunda da "Buraya, bu şiddet sarmalına nasıl geldik" sorusu yoğun biçimde sorulmaya başlandı. Çok boyutlu bir konu, kestirme bir yanıt vermek kolay değil. Bu yazımızda, şiddet ve gerilim atmosferinin toplumun üstüne bir karabulut gibi çökmesine neden olan AKP'nin siyaset stratejisini irdelemeye çalışacağız.Yirmi yıllık AKP iktidarı, en yetkili ağızlarının açık biçimde söylediği gibi ülkemizin 200 yıllık Batılılaşma yönelimine, Cumhuriyet Devrimi'nin çağdaş uygarlık düzeyini aşma hedefine taban tabana zıt bir anlayışı ve yapıyı temsil ediyor. Açık konuşmak gerekirse AKP iktidarı bu konuda önemli mesafeler kaydetti, Cumhuriyeti temsil eden değerleri ve kurumları büyük ölçüde yıktı.Kutuplaşmayı körükleyen anlayışın kendisine yarar sağladığını düşünen ve bu düşüncesini seçim başarıları ile doğrulatan AKP siyaseti, toplumdaki kutuplaşmayı geri dönülmesi çok zor bir noktaya taşımayı da başardı(!) Ülkemiz derin ve kaygı verici bir yarılmanın içinde.TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMCumhuriyet Devrimi, hemen tamamı eğitimsiz, ortaçağ karanlığında yaşayan bir toplumu; sorgulayan bireylerden oluşan, modern çağı yakalamış, bilimi yol gösterici kabul etmiş bir topluma dönüştürmeyi hedefliyordu. İşin doğası gereği, kendisini bu hedefin karşısında konumlandırmış ve Cumhuriyetin devrim döneminde saklanmış siyasal İslamcı anlayış, çeşitli zamanlarda yanına birbirine taban tabana zıt irili ufaklı müttefikler (merkez sağ, Kürtçü-bölücü hareket, liberal-solcular, Türk milliyetçiliği gibi) alarak bu hedefi baltalamayı ve gelinen noktada geniş toplum kesimlerinin gözünde bu dönüşümü gereksiz bir hale getirmeyi başardı. Bu konuda, 1980 sonrası esen küreselleşme rüzgârlarının, sorgulayan bireyi, kendi konfor alanına sıkışmış bir müşteriye dönüştürmek istemesinin de etkili olduğunun altını çizmeliyiz.1950 sonrasında başlayıp 1980 sonrası çığırından çıkan köyden kente göçün sonucunda, üretimden uzak, ne kentli ne köylü bir sınıfın ortaya çıkması (bu sınıf analizinin ekonomik olmaktan çok kültürel olduğu açıktır) da siyasal İslamın işini kolaylaştırmıştır. 'NEFRET'