Köklü bir Cumhuriyet çınarı - Av. Erol ERTUĞRUL

Türk basın tarihinden bir yıldız kaydı. Sevgili Sami Karaören'i kaybettik. O yalnızca basın tarihimizin bir yıldızı değil, Türk dilinin de yılmaz bir savunucusuydu. Cumhuriyet gazetesinde 32 yıl yazıişleri müdürlüğü yapmıştı. Yıllarca Cumhuriyet gazetesinin 2. sayfasını yönetmişti. Bu sayfada arı dilin kullanılmasına yıllarca özel bir çaba göstermişti. Türk Dil Kurumu'na kendisi başvurmadan çağrılan tek kişiydi. Sami Karaören hem de bir şiir uzmanıydı. Dost söyleşilerinde ezberden şiirler okurdu. Ünlü romancı ve şairlerin, yazarların yakın dostuydu. Katıksız bir Kuvayi Milliyeciydi. Atatürk'ten, Kurtuluş Savaşımızdan söz edince duygulanır, gözleri yaşarırdı. 'ŞİİRİN BAŞKENTİ'Cumhuriyet gazetesinde ilk yazım 5 Ekim 1989 günü çıkmıştı. Yazımı doğrudan Sami Karaören'e göndermiştim. Kendisi ile henüz tanışmıyordum. Aydın ADD olarak bir etkinlik için konuşmacı olarak Cahit Külebi'yi çağırmıştık. Bana 'Benim bir arkadaşım var onunla gelirim' demişti. Kim diye sorunca "Sami Karaören" demişti. Hemen Sami Ağabeyi telefonla aradım. Kendimi tanıtınca bana 'Taşradan yazılarını beğenerek bastığım birisiniz" demişti. Etkinlikten sonra yemeğe gittiğimizde güncel politikadan, şiirlerden konuşmuştuk. Cahit Külebi'nin "İzin" şiirini okumuştu. Tanıştığımız gece öğrencisi olduğu Antalya Lisesi'nde bir kız ile bakıştığını, yaz dinlencesine giderken ortak bir tanıdığı aracılığı ile o kıza yaz aylarında mektup yazıp yazamayacağını sordurduğunu anlatmış ve sonra susmuştu. Bizim merakla "Ağabey sonra ne oldu o kız" sorumuza gülerek yanıt vermişti: "Karım oldu." Sonra Sami Ağabey ile yakın dost olduk. Kendisi, üniversite yıllarında ezbere şiirler okuduğundan kız arkadaşlarının ona "Şiirin başkenti" sanını verdiklerini söylemişti. 2004 yılının aralık ayında İstanbul'da, Nadir Nadi'nin ona armağan ettiği daktiloyu o da bana armağan etmişti. Nadir Nadi, İlhan Selçuk ile Oktay