Ülkemizde yaşanan ağır ekonomik ve sosyal sorunlar, geniş toplumsal kesimlerin yaşam düzeyini aşındırıyor. Başta emeği ile geçinenler olmak üzere, tüm çalışanlar sürekli kan kaybediyorlar. Emeğin ve emekçinin kan kaybı yalnızca gelir açısından değil, ondan da önemlisi sendikal ve siyasal alanda da görülüyor. Emek kesimi bir yandan nicelik olarak genişlerken diğer yandan toplumsal ve siyasal yaşamdaki ağırlığı tam tersine azalıyor.
Geçmişte Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ne (DGM) karşı verilen mücadeleyi direnişi günümüzde anarken ve anımsarken şu gerçeğin altını bir kez daha kalınca çizmek gerekiyor; ülkemizin işçi hareketi ve emek güçleri, o günlerden bu yana çok daha geri noktalara düştü.
DGM DİRENİŞİNİN ÖNEMİBundan tam 47 yıl önce; işçiler, emekçiler, yurtseverler, antidemokratik uygulamaların ve mahkemelerin yasalaşmasına karşı seslerini yükseltmişlerdi. Toplumsal muhalefetin ve halkın geniş kesimlerinin desteğini alan DİSK'in, 1976 yılının 16 Eylül'ünde başlayıp 20 Eylül'üne kadar süren direnişi ile DGM yasası engellenmişti.
DGM direnişinin altı çizilmesi gereken iki önemli yönü vardır. Birincisi, diğer birçok grev ve direnişte daha çok iş ve aş talepli davranan, yani ekonomik istemlerle harekete geçen işçi sınıfının, DGM'ler gibi daha çok siyasal yanı ağır basan bir konuda bu denli ön alması ve kararlılık göstermesi... İkincisi ise bu direnişin başarıya ulaşması, sonuç alması ve "DGM'yi ezdik..." sloganında ifade edildiği üzere, o dönemde DGM'lerin engellenmesidir.
EMEĞİN TOPLUMSALLAŞMASITabii o günlerden bu yana köprünün altından çok sular aktı. Emeğin ve emekçinin işi daha da zorlaştı. Bugünlerde emek dünyası açısından yaşanan iki önemli gelişmeye dikkat çekmek istiyoruz. Birincisi, ülkemizde orta gelir gruplarının giderek kaybolması, yani orta sınıfın erimesidir. Sosyal Demokrasi Vakfı'nın (SODEV) yaptığı araştırmanın verileri, toplumsal ve sınıfsal alandaki bu önemli gerçekliği açıkça ortayakoymaktadır.
Araştırmaya göre; bu gelirgrupları, Türkiye'deki alım gücünün geldiği son noktayla kendilerini düşük gelir grubunda gördüklerini ifade ediyorlar. Ekonomik ve sosyal aşınmanın bir başka önemli göstergesi de çalışanların yarısından fazlasının asgari ücretli hale gelmesidir. Son dönemde çalışma hayatında ve emek dünyasında yaşanan bütün bu gelişmeler, "emeğin toplumsallaşması" sorunsalını, ister istemez öne çıkarmaktadır.